sevdiceği hiç aklından çıkmayan insan. uyandığı o saatte sevdiği aklına geldiğinde yeniden kavuşacağı gün aklına gelirse mutlu olur o günün hayaliyle yeniden uykuya dalar rüyasında onu görür lakin kavuşma günü yoksa o uyku da sabahta akşam da o kişiye zehir olur.
soğuk bir kış günü fırlarız yatağımızdan.
saatin sabaha az kaldığını düşünürüz o an.
kendimize gelmeye çalışırken biz,
duvarlar üstümüze doğru gelmeye başlar.
ürkeriz karanlıktan.
savaş alanında gibi hissederiz kendimizi,
sanki ortalık kan revan.
hızlanmış kalp atışlarımıza,
hafifçe içeri doğru süzülen bir demet ışık yetişir perdelerin arasından.
koyu bordo perdeler kalkanmış gibi gelir bize,
aydınlığa ulaşmamızı engellemeye çalışan.
bedenimiz yatakta oturmaya devam ederken
önce düşüncelerimiz yönelir perdeye.
hemen ardından geç kaldığını anlamış gibi bedenimiz bir anda irkilir
ve perdeyi ışık sızan yerinden ayırır iki ayrı yöne.
gözlerimiz kapalı bekliyoruzdur
güneşin gözlerimizden önce bedenimizle buluşmasını,
bir hışımla dikildiğimiz pencerenin önünde.
gözlerimizi hafif ürkek,
yavaş yavaş açmaya başlarız.
işte tam o anda odaya şaşkın bir aydınlık dolar.
güneş geç kalmıştır pencere önündeki buluşma saatine
ve dünya ihanet etmiş gibi görünür bize;
inadına yavaş dönerek.
ortalığı aydınlatansa sadece bir sokak lambasıdır.
sadece lambanın etrafında görebildiğimiz kar taneleri ise o andaki odak noktamızdır.
ortalık uçsuz bucaksız bembeyazdır.
ve kar hala lapa lapa yağmaktadır.
güneşi unutmuş gibi görünen kalbimiz bu defa dünyanın yavaş dönmesinden yanadır.
az önce dermansız görünen vücudumuz ufacık beyaz noktaların yarattığı sonsuz beyazlıkla buluşmak için can atmaktadır.
merdivenlerden inerken heyecandan bacaklarımız birbirine dolanma tehlikesi atlatır.
dışarı doğru ilk adımımızı attığımız anda binlerce kar tanesi gökyüzünden bize doğru,
kalbimize doğru koşmaktadır.
içimizdeki mutluluk anlatılamaz boyutlara ulaşmıştır.
sokak lambasının altına geldiğimizdeyse çığ gibi bir anlaşılmazlık yüzümüze doğru yuvarlanmaktadır.
bembeyaz kar tanelerinin aynı beyazlıkta olan kaldırımdaki gölgeleri siyah hatta simsiyahtır.
aşk böyle bir anlam kargaşasıdır işte.
geceyi gündüzmüş, beyazı siyahmış gibi gösterebilen...
sevdiğinin: annesinin, babasının, çocuğunun,
veya gerçek bir dostunun, arkadaşının,
yokluğunu hisseden,
ondan haber alamayınca,
''acaba bir şey mi oldu'' diye düşünen,
onun için endişe eden
kişininin durumudur.
hele aranizda yaklasik 6000km varsa ve ulkenize geri donmek icin daha yillar varsa oyle igrenctir ki bi durum acil sigara icilip oyle yataga girilmesi gerekir.