sessiz ve sakin bir ortam vardır o sırada. sokak lambalarının yanında uçuşan yarasaları görürsünüz. sıcak kahvenizi yudumlarken geçmişi ve geleceği düşünür, içinde bulunduğunuz zamanı değerlendirirsiniz. bu sırada yolun tam ortasında iki yavru kedinin birbiriyle oynamasını seyredersiniz. o yavru kediler size çocukluğunuzu ve oyun oynadığınız arkadaşlarınızı hatırlatır, çocukluk arkadaşlarınızın şimdi nerede olduğunu ve ne yaptıklarını düşünürsünüz. onları yad ederken yılların ne çabuk geçtiği beyninize dank eder ve tekrar düşünmeye başlarsınız. bu derin düşünceler esnasında birden gökyüzünde yanıp sönen birkaç yıldıza gözleriniz ilişir ve bir süre onları izlersiniz... bitti.
insanın "kendi kendine" kalması halidir. beraberinde, kendinle hesaplaşmayı ve vicdani muhasebe yapmayı getirir. eğer insanın içinde "ama'lar ve keşke'ler" fazla bir yer kaplıyorsa hüzün vericidir.. herşeye rağmen zaman zaman gece balkona çıkıp bir sigara yakıp boş sokaklara bakılmalı ve yaşanılan hayat sorgulanmalıdır.. bu durum insan olmanın bir gereğidir ve bizlere yakışır...
insanın kaldırımlar uyurken, gök yorganını dönmüş uyurken, günahkarlar af dilerken, dünyaya, insan ile dünyanın ateşkes saatlerinde ebedi düşmanına şöylece bir bakmaktır. iç çekip esen rüzgarla ağıt yakmaktır.
gecenin sadece ara ara korna ve köpek havlamalarıyla sekteye uğratan yoğunluğu ile bütünleşmek, bol oksijen depolamak için iyi bir fırsattır. hele bir de müzik dinleniyorsa insan mest olur.