Çiy doladım kasnağına gecenin. Işıksızlığın hep
yoksul yalnızlıklara çıkması doğurur o rüzgârı.
Giz dizilmiş çardaklar incir kokulu, çiçek hattı
gözlerine doğru. Kokunda korku. Kafka; mürekkebini
içtiğim mevsimsiz aşk. Ölümün önünde yayılan;
çıbanı yüzümün. Devrik yürek savunması ömrüm.
Yaşlı bir adam vurgun yemiş. Kuşlar. Düşler.
Kapılma saatleri, basamaklarında ateş yatan zaman
merdiveninin dik soluğuna. Ve çekip giden bir ben,
aynı denize, irkilen iskeleden.
Gecenin deniz kanatlarında, bir kuşun sesine dalmış
düş topluyorum, gözlerime öpücük. Kendine açan bir ışığı
emiyor kalbim. Kara tren, sisler durağında akıntısı
kavuşmanın. Ten, sahili gurbetin. Dalga dalga köpürüyorum
aşka. Buyruk: Tez boynu vurula!
Haritası parçalandı ellerimde gecenin, bir yitiriş değil
bu, sınırları tutamadım yerinde, gözlerime doldu sular,
şimdi zaman oynak bir gölge. Nasıl başlasak geri dönmemek
için? Hüzünkıran ardında saklanan kalbimle, artık, okyanuslara
açılmak geçmeli içimden. Biliyorum. Ama kavuşmalar ayrılıktır
bazen.
Yemin: Artık hiç dönmemecesine arkamı dönüp gidiyorum
Dua: Bir daha görmeyeceksin beni
Bakma, seni sözcüklerle geçiştirmeye çalışıyorum. Oysa içimde bütün mermiler namluya sürülmüştür. Ey bedenim, sana nice acılar sığdırdım! Buna da dayan. Bir an metnimin arasında duruyorum, baharın yağmurunda gelen telefonunda seni dinliyorum.
Sözde
Daha nice yıllar varmış gençliğimin önünde
Onca Leylalar için
O da kendine bir Mecnun bulurmuş
Bulurmuş da yine de bitmezmiş bir türlü
Bu ayrılık hikayeleri
Yaşadıklarıma esir bedenimi
Ettim ve yoluna düştüm
(Bir ölüyle değiştirdim kendimi)
Bilirsin
Kendini kefeniyle bu yola koyan
Ruhuyla iddiaya girer.
öteki kapımdan gel bunu açamazsın
eski gözlerinle gel öldürmek vakti gel
hem tetik bulun ardında biri olmasın
hanidir ben bu evde saklanıyorum
adımı değiştirdim başka bir adla yaşıyorum
gece gündüz siyah gözlük kullanıyorum
öteki kapımdan gel bunu açamazsın
sabaha karşı gel bütün gözlerinle gel
pancurların gerisinde kararıyorum
içime belalar doğuyor sonbahar doğuyor
telefonda sesini tanıyamıyorum
yüzün parmaklarımdan akıp kayboluyor
böyle hep bir şey kopuyor bir şey kırılıyor
sabaha karşı gel eski gözlerinle gel
öteki kapımdan gel bunu açamazsın
hem tetik bulun ardında biri olmasın
artık hiç kimse beni yaşamıyor
aşklarımı büyük kemanlarla çizdiler
korkularım oldum bittim kimsesizdiler
yalnız bir mısra mıyım ıslanıyorum
bir revolver romanımı tamamlıyor
oyun bitti ışıklarımı söndürdüler
yokmuşsun gibi gel öldürmek vakti gel
öteki kapımdan gel bunu açamazsın
üzerime kilitleyip mühürlediler
hem tetik bulun ardında biri olmasın..
Şiirin hası gece gelir.. gece çıplak ve aç fahişelerle kararır, kubardan kova yapan tinercilerle sislenir, kalpazanların prada montlarıyla örtünür, maganda bıçağıyla yaralanır, bardaki extasy haplarla iyileşir. bu yüzden şair için şiir kadar değerlidir gece. şairi sıkıştırsan bir çıkmaz sokakta, şiirlerini çarpsan suratına; "ben yapmadım gece yaptı" der.