evet geçmişi unutamazsın, geçmişi yok sayamazsın ama ona takılıp da yaşayamazsın, sen değişmedinse de şartlar değişmişdir. çok kurcalamamalı. kurcalarsan da he böyle yapayalnız kalırsın amk, ohh.
geçmiştir geçmeyesice o kadar çok an vardı ki dondurmak istediğim zamanı, hepsi geçmiş denen çöp kutusunun içinde kaldı keşke dönebilsem geçmişe ve dondurabilsem zamanı, görmek istediğim an'a hapsetsem kendimi ve sussam sonsuza kadar.
içinde hatırlanacak güzel anıların yanında kırılmış, incinmiş ve en önemlisi sessizce bir köşede kalakalmış anıları da barındıran eskiye ait bir zaman parçası ..
Nekadar değişik olsada aslında bize ders çıkarmayı öğretmeye çalışan bir kuram..
(bkz: The Past) türkçe Geçmiş filmi olarak bilinir. Bir Ayrılık filminin yönetmeni olarak bilinen (bkz: Ashgar Farhadi) nin 2013 yılında Fransız - iran ortak görsel yapımdır.
iranlı yönetmen Ashgar Farhadi'nin Oscar'a layık görülen Bir Ayrılık filminin başarısını takip eden (bkz: Geçmiş), Fransız eşi Marie'den boşanma işlemlerini tamamlamak üzere, dört yıllık bir ayrılığın ardından Tahran'dan Paris'e gelen Ahmet'i izliyor. Marie'nin niyeti, eski eşinin hayaline bile katlanamayan yeni sevgilisi Samir ile evlenmektir. Ahmet, Marie'nin önceki beraberliğinden olan kızı Lucie ile ilişkisinin sıkıntılı olduğunu fark edince aralarını bulmaya çalışır, böylece geçmişten gelen sırlar açığa çıkmış olur. Ashgar Farhadi'nin ülkesi dışında çektiği ilk film olan Geçmiş, duygusal gerilimi eksik olmayan, sürükleyici ve çetrefilli bir aile dramı.
Oyuncular;
Tahat Rahimi
Berenice Bejo ve
Leila (bkz: Leyla) filminin Başrol oyuncusu
Ali Mosaffa
Film 2013 yılının En iyi yabancı kadın ödünün sahibi olan Berenice Bejo'ya Ödül kazandırmıştır.
Paris varoluşlarında var olma çabasına ait inanılmaz bir öyküyü kaçırmadan izlemenizi tavsiye ederim.
kişinin öz benliği, 25 yaşında bi' adamın, o güne kadar yaşadıklarının ortaya çıkardığı şey. hatıraları, anıları, geride bıraktıkları,
eski dostları, mutlulukları, konuştukları - konuşmadıkları, toprağa bıraktığı aileleri, eşleri, eski sevgilileri.
bunları hep geride bıraktıkları diye anlattım ama lanet olasıca beni bırakmıyor, hiçbiri.
bi' tane eski sevgilim var, hala aşığım yanıyorum kafası değil bu. bu güne kadar ne varsa yaşadığım geçmişe dair,
bu ara çıkıp kapımı çalıyo bir bir. eski patronlarım, eski sevgililerim, köpeğim, eski bilekliklerimi buldum mesela.
ben o bileklikleri denizin ortasına bırakmıştım oysa yıllar önce. görünce sevindim, sonra üzüldüm.
geçmişin bıraktığı yaralar sızladı tekrar biraz. sonra o bilekliğin eskidiğini farkettim, yıprandığını. eskisi gibi olmadığını yani.
ama tüm ihtişamıyla da orda duruyo yani o. uzun siyah saçları, kocaman simsiyah gözleri. sonra bandanamı buluyorum.
sarı kırmızı. o da duruyo orda, çıkıp hatırlatıyo arada kendini böyle şeyler. ama bunun saçları kısa. yani uzatıyodu son zamanlar.
ben bu ağzına tükürdüğüm kutusunda yalnız olduğumu düşünüyodum. oysa anılarımla gömmüşüm kendimi buraya.
çıkartır mısınız beni burdan ?
insanın doğası gereği, anlarında hep fazlasını istemesi, gereksiz sorunlar yaratması ve hep mutsuz olabilmeyi başarması ancak biraz zaman geçtikten sonra yaşadıklarını hatırlayıp hep "o" geçmişe özlem duyması... ve yine anından memnun olmayışı, bir devir daim örneği...
geçmiş öyle bir kavram ki insanın karşısına hiç ummadığı zamanlarda ama hep çıkıyor. 5 yıl hiç dinlenilmemiş, duyulmamış bir şarkıda, çok uzun zamandır izlenmemiş bir filmin durumla alakasız, komik bir sahnesinde, bir mekandaki kokuda, gidilen bir yerde, binilen dolmuşta, deniz kenarında, bir kayanın üstünde, tahta bir iskelede, yağmurda...
kurtulunması zor belki ama kişiden kişiye değişen bir durum da çıkıyor ortaya... şöyle ki; geçmişini hatırlayıp mutlu olan bir insan gelecekten korkmaya başlıyor "ya eskisi gibi mutlu olamazsam" diye... ya da sevimsiz bir hayat sürmüş kişi unutmak istiyor olanları, gelecekten birşeyler bekliyor. veya tam tersi oluyor ve küsüyor hayata.. çabalamıyor yaşam için...
geçmiş böyle işte... kendi içinde paradokslar yaratan, unutulsa mı daha iyi olacak yoksa arada sırada dönüp bakılsa mı hala daha karar verdirmeyen...
Hayatımda iz bırakan gerçek anlamda 2 insan oldu birisi çok uzun zaman önce diğeri bir kaç ay önce, sırf bu iki kişiyi unutmamak için bile güzel gelen zaman.
bir an önce amına konulması gereken, en fazla arada hatırlanması gerekendir. geleceği de siktir etmeli mesela. bugünü yaşamalı onu da fazla ciddiye almadan, oyun oynar gibi. gerisi üzer. o değil de yazmaya susamışım valla. uygun şarkıyı bulunca kendimce iyi yazıyorum. kalite anlamında değil, iç dökme anlamında. aman nasıl anlarsanız anlayın be. kekolar.