hala uykusuz ve bidon gibi kafa ile yazıyorum. Neden yazıyorum bilmiyorum. Belkide yenen bozuk bir yemek yüzünden kusmak gibi olmalı, yazmak. Hayatın desarj-şarj ikileminin insanda yansıması.
yine sapıtıyorum. içimi dışıma çıkarıp, araba yıkama yerine gidip çamaşır suyu yıkatıp-fırçalatmak istiyorum. Hele beynimi, çıkarıp atmak istiyorum.
Birazdan kalkıp tuvalete gideceğim. Zevk aldığım nadir şeylerden birini yapacağım.
Bu dünyanın içine sıçmak.
bu saatte uyumayan kimseler çalışma fiilini yaparlar bu ders çalışmak,işi gereği çalışmak,yatakta çalışmak * sonuçta bi çalışma içinde olurlar.
(bkz: geniş çalışma alanı)
yarınki macarca sınavıdır arkadaş. bir de üzerine research mthod, european union sunumlarıdır.. 2 gün içinde çekilecek çilenin hesabıdır bu geceki uykusuzluk. erken yatayım da sabah çalışırım deyip, akabinde hacı uyku tutmadı bir internete bakayım demektir.. bu geceki uykusuzluk sabah gün ışığını görmekten korkmaktır..
yastığa kafayı koyunca uyuyamamanın vereceği huzursuzluk ve tepinme olasılığının bilinçaltında gizli yada pasif olarak her zaman bulunması.gizli yada pasif dememin sebebi;bunu okuduğunda "hadi lan ordan bana öle birşey olmadı" diyeceklerin de aslında bilinçaltlarında bu huzursuzluğu gizli olarak taşıdıkları ve bu yüzden bu saatte uyuyamadıklarını belirtebilme çabamdandır.
soğuk bir istanbul gecesinin geç saatlerinde hayata dair sorular içini kemirirken kafayı dağıtmak maksatlı eski fotoğrafları karıştırmak ve o fotoğraflar içinde hayatın daha çetrefil, daha cevapsız sorularıyla karşılaşmak.