dayak yemedim henüz, zaten bizim orada kısa dönemlere dayak atmıyorlarmış (sanırım hiçbir yerde yok) ama azar yedim bi' asteğmen ve bi' üsteğmenden. üsteğmen haklıydı da astek cıkk onaylamadım henüz onu. ahahah...
çok rahat bir acemilik dönemi geçirdim ama bundan sonra pek rahat olamayacağım, 12 saat görevim olacak ve ek olarak en az 2 saat nöbetim olacak (çelik yelek ve kompozit kasklı nöbet). bir de bulunduğum yerde bir sürü rütbeli var, sürekli esas duruşa geçmekten imanım gevredi... çoğu askerin göremeyeceği rütbedeki komutanları gördüm, görmeye devam edeceğim... o yüzden oldukça ciddi bi' yer, cezalar biraz ağır ve hiç tölerans yok gibi bir şey...
msn imde sıkıntı var, yazamıyorum doğru düzgün, ç.dışı iletileri alıyorum ama yazarken kitleniyor bir anda hata veriyor falan... o yüzden msn den yazamadım çoğu kişiye, bazıları buraya bakıyor, bakmayanlar da kusura bakmasın artık... facebook'ta da var benzer bi' sıkıntı...
12 kişilik koğuşlarımız. yemek yemiyorum, 6 kilo falan verdim... herkes kilo alıp geliyor amk, biz daha 1 ay olmadan 6 kilo verdik... du bakalım hayırlısı...
değişmişim biraz, eskisi kadar fazla konuşmuyormuşum... öyle söyledi birkaç arkadaşım... farkında değilim...
yarın bir daha katılacağım birliğime, ha bu arada aynı yerde kaldım, dağıtım falan yok bizde... çarşılar da kitlendi birkaç dallama yüzünden, kimbilir ne zaman internet yüzü görürüm bir daha...
şafak saymıyorum, zaten istesem de bir gün fazladan kalamam orada, saysınlar benim yerime. ama 130 civarında galiba... sanırım 2 ay kala falan şafak sıkıştırmaya başlar...
kendime iyi bakıyorum, ya da deniyorum en azından... ***
bir de yazıhaneye yardım ediyor, bir de mühendis olması nedeniyle bazı çizim işleri kitlendi kendisine veee 4 saat çelik yelek ve kompozit başlıkla nöbet tutuyor (çelik yelek yaklaşık 6.5 kg falan sanırım, başlık 1.5 kg, g3 4.25 ve dolu şarjör de yaklaşık 0.75 kg)... üstümde bi' ağırlık bi' ağırlık ki sorma...
eğlenceli lan askerlik yani yorucu ama zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorsun... şimdi nasıl mı giriyorum; revirciyiz dedik ya olmmm.. bi' gümüşsuyu ask. hast. bi' kasımpaşa ask. hast... kış da geliyor yavaş yavaş... hastalar da artar sevkler de... eheheh..
yeni kelimeler eklendi dağarcığıma;
''ya...ğa kadar yolun var'',
birileri nöbete giderken ''bennnn mi gideyimmm'' ya da başkası herhangi bir şey yaparken ''ben mi......'' ''aynen aynen...'' ama en güzeli ''yarraaaaa kadar yolu(n) var'' bak sansürlemedim şimdi, ayıp olmuş mudur ki? sikerler hafız boşver... ağzım bozuktur, bilen bilir ama oraya girince daha da bozuldu... yoruluyorum ama sövdükçe rahatlıyorum da... karmaşık bir şey...
neyse, satırlarıma son verirken; (yok daha taksim'e gidicez hacı, iki tur atalım... askerlik anısı yazmayacağım askerlik yaptığım süre boyunca...) küçüklerin ellerinden büyüklerin gözlerinden ya da kim neresinden isterse orasından öpüyorum...
ama askerliğimle alakalı bir şeyler söyleyeyim;
ciddi ciddi askerlik yaptım ben!
birçok uzun dönemden daha fazla silahlı nöbete gittim, çelik yeleğimle, kompozit başlığımla... gece 3-5 lere, 5-7 lere... dolayısıyla yok kısa dönemler askerlik yapmıyor, yok yatıyor falan yemez yani...
ha revirci olmam nedeniyle çok dışarıya çıktım ama gelip nizami bir şekilde nöbetime de gittim...
normal teskere tarihimden bir hafta önce geldim çünkü burnumdan bi' operasyon geçirdim, istirahatim sıhhi izne çevrildi falan filan...
askerlik.. güzeldi... ciddi manada her türk erkeğinin yapması gerekiyor diye düşünüyorum... askerlik yapanla yapmayan arasında cidden fark oluyor, hani boş yere 'askerliğini yapmayana kız verilmez' dememişler... şimdi sorsan ne fark var diye, tek tek yazamam sana onu yaşaman lazım, o açıklanmaz... görmen gerek...
şimdi gelelim neden askerlik anısı anlatmayacağıma; ekstrem bi' askerliğim vardı benim. hani normal bi' kısa dönem gibi değildi, o yüzden yaşadığım olaylar da biraz normal dışıydı... ama eğlenceliydi... askerlik anılarım için telefon numaramı vereyim hemen 0 532... ahahaha yok lan vermem... ama yok güzel bi' dişiyse neden olmasın... ahahah güzel bi' dişinin askerlik anısı dinleme ihtimali ne olur, onu bu saatte hesaplayamam kankss (askerlikten kalma)... ama böyle soft olanları yazabilirim belki, emin değilim henüz...
her neyse vatani görevimden sonra insanlık görevimi de * yerine getirip işbu entry (işbu kalıbı da yediğim tutanaklardan kalma) girilmiş bulunulmaktadır. arz ederim...
Mübalağa etmeden söylüyorum; '' Bu adam harika yazıyor. ''
Sanırım yaşı 26 civarı. Ama yazılarından çıkardığım sonuç yaşının 50 civarı olduğunu gösteriyor. Şahsen hiç tanımam ama yazılarını okurken sıkılmadığım bir kaç yazardan biri.
çay markalarımın eksilmesinin beni memnun eden sebebi. kapı önü muhabbetlerinin vazgeçilmez ekürisi. zar tutma konusunda şerefsiz bir ahlaksız. askerlik anısı anlatmayan tezkere sahibi. atarlı ve giderli bir batakçı. çenesi düşük ve fazla içmeyen bir yancı; umutsuzluğa ve pesimistliğe yabancı. ben gazoz_kapagi'nin b.kunu yerim, b.kunu. **
(#11723016) böyle konularda hislenmeler yaşadığını karşılıklı konuştuğunuzda tahayyül edemiyorsunuz bu yazarın. şimdilerde de ev - iş arasında gidip gelen sıradan bir yurdum insanına dönüşme evresinde. radyomuza konuk olabilmek için her türlü yolu deniyor ama izin vermiyoruz tabii ki kendisine, içerisinde bulunduğu değişimden dolayı. insan oluyor la bu! nereloloyor lan sana?
Ilker başbuğ ile ilgili yazdıkları ile beğenimi kazanmış yazar. hay aklını öpeyim. keşke senin kadar aklı başında yazarlar çok olsa da okusak dedirtmiştir gece gece ülkemin haline üzülürken.
radyo yayınıma katkı sağlamasını beklediğim uuser.
ağustos'ta da doğmak ne acıdır be? ilkokul, lise, üniversite çağlarında insan doğum gününü arkadaşlarıyla kutlamakta hep sıkıntı çeker. herkes tatilde...
peh..
bu arada;
evet, ilgili yazıya istinaden geldim. nihoha.