dün gece bizim evin burnunun dibindeki bostancı gösteri merkezi'ndeydik. türk popüler müziğini nostalji konusu yapan hakan eren, bir gazino organize etmiş.
gazino'da assolistler neşe karaböcek ile seçil heper. alt kadroda (:-)) tülay (ikimiz bir fidanız), berkant (samanyolu), nur yoldaş (sultani yegah - atilla ilhan şiiri bestesidir), funda (çaresizim), seyyal taner (alladı pulladı + naciye) vardı.
hepsi çok yaşlı elbette. en yaşlısı berkant 1938'li; seçil heper ile tülay 1946'lı, neşe karaböcek 1947'li, seyyal taner 1952'li, nur yoldaş 1956'lı...
en genci 55 yaşında; en yaşlısı 73.
evet hepsinde fizik gitmiş. ama o sesler!
anladım ve gözlerimle gördüm ki, ses yaşlanmiyor arkadaş.
neşe karaböcek, çok özür dilerim kendisinden incitmek için yazmıyorum; tonton - ak saçli bir nine olmuş; ama o sesinin ergen tınıları hiç kaybolmamış; vay anasını.
berkant, 73 yaşında, zor yürüdüğü belli; ama sesi hala gümbür gümbür. seyyal taner, fazlasıyla şişmanlamış; ama hala sesinin enerjisi yerli yerinde.
büyük bir nostalji keyfi yaşadım dün gösteri merkezi'nde; çok tad aldım; çok eşlik ettim şarkılara.
Bir de bu notlarım var:
* mekanı, avizesi perdesiyle gazino mekanı gibi dekore etmişler; bir yemek yenen masalar yok; ama o kadar kusur...
* ekip izmir ve ankara'ya gidiyor şimdi; 28 ocak'ta tekrar bostancı gösteri merkezi'nde olacaklarmış.
* neşe karaböcek ile seçil heper aynı yaşta; hatta seçil heper neşe hanımdan bir yaş büyük. fakat seçil heper iyi yaşlanmış; kilo düzenini de iyi korumuş. neşe karaböcek'ten 10 yaş genç görünüyordu desem yeridir.
* neşe karaböcek ile seçil heper ikisi de assolist olunca, aralarında bir assolist çekememezliği var gibi geldi bize; görüntü öyleydi, bu yaşlarında bile.
* seyyal taner, nur yoldaş, neşe karaböcek, sahneyi sadece şarkı söylerken değil, konuşurken de çok iyi kullanıyorlarmış meğer. mesela seçil heper iş konuşmaya gelince biraz çuvalladı ama neşe karaböcek 'maşallah', nabız tutup salonu gülümseten bir şarkıcı oldu
Tülay gözlüklerini çıkartmış. Biz onu gözlüklü hatırlıyoruz Tülay Özer olarak. (Zerrin Özer'in ablası.) Ama katarakt ameliyatı olurken, göz arızası da düzeltilmiş; şimdi gözlüğü yok. Biz onu tanımakta güçlük çekince; bir ara gözlüğünü taktı yine; yanında getirmişti. Sahne dışına indi Tülay, çok koşturdu; nefes nefese kaldı; bir ara sahne ortasında kendini kaybedeceğiz facia olacak diye çok korktuk.