eğer tıp fakültesi, iktisadi idari bilimler fakültesi, mimarlık mühendislik fakültesi gibi kampüs içinde olmayan okullardan birindeyseniz, korkmadan fikrinizi beyan ettiğinizde akut dönemde herhangi bir korku yaşamazsınız; uzun dönem etkileri ise kişiye, söylemin sertliğine ve er kişinin sivrilme durumuna göre değişebilir.
yok efenim korkmaya hiç gerek yok. hristiyan, komunist ve daha birçok çeşit insanın yaşaması mümkündür o kampüste. mahalle baskısı tadında bir baskı vardır ama adamın götünden kan falan alınmaz.
ancak bayram tatilinde bütün reisler kurtlar yavru kurtlar memlekete giderse kampuste kameralara yakalanmadan sırf eglence olsun diye yapamadım dememek için ben komünistim diye bagırmak mümkündür.
gazi'nin türkiye'nin en kötü üniversitelerinden biri olduğu düşünüldüğünde çok da üzücü olmayan hadise. nerde faşist varsa orası boktan oluyor işte. eşyanın tabiatı bu, ne diyeceksin ki?
yersiz korkudur. zira bizzat herkesle oturup siyaset tartışmışlığım vardır. bunca senedir de bir allah'ın kulu sert bir tepki göstermemiştir. haa, teknik eğitim, sağlık yüksek okulu, endüstriyel sanatlar fakültesi gibi adı hafiften sivrilmiş yerlerde durum nedir bilemem. ama hazırlık dahil 4 senedir bu üniversitedeyim, kimsenin sadece fiknini beyan ettiği için kan bağışında bulunmak zorunda olduğunu görmedim.
ee çok sivrilenler elbette tepki görebilir. sonuç olarak herkes kendi çöplüğünde öter. odtü'de de biri fazla göze batarsa aynı tepkiyi görür. çok komünistsen, şık tepkiler vermek istiyorsan, içindeki devrim ateşini söndüremiyorsan odtü'ye gidecektin arkadaşım, bizde yaptığınız gösterileri, öğrenci kollektifleri konserlerindeki harika konuşmalarınızı, pankartlarınızı hayranlıkla izleyecektik.
