gazetenin kağıdı

entry1 galeri0
    ?.
  1. Şimdi sloganımız: Medeniyet ya da barbarlık ve kahrolsun New York Times'ın beş yıl sonra kağıda baskı yapıp yapmayacağını bilmeyen ve bunu da umursamayan barbar patronu

    Düşünsenize; bir sabah, New York’tasınız. insanların işe koşturmaları henüz başlamamış. Kahve dükkanında da insanlar şık ve bakımlı. Çünkü biraz sonra işe gidecekler. Siz bir adet cafe mocha with skimmed milk, with double shot extra yaptırmışsınız ve yanına da bir adet blueberry cake almışsınız. Şanslısınız; cam kenarında koltuk da buldunuz. Bu dükkan Starbucks olduğu için siz otururken kimse neden fazla oturduğunuzu sorgulamıyor (bu şirketin kuruluşunda kurucular tarafından, kültürüne ısrarla konulan bir yönüdür). Hem dışarıyı seyrediyorsunuz hem de hazelnut kokulu kahvenizi yudumluyorsunuz. Canınız gazete okumak da istedi.

    Size aşağıda sunacağım iki alternatiften hangisini seçersiniz:

    1- Gazetenizi çıkarıp sayfalarını çevirerek okursunuz.

    2- Bilgisayarınızı çıkartıp gazetenizi ekrandan okumaya başlarsınız.

    Biliyorum; aranızda ikinci şıkkı seçecekler de vardır. Hayatın post modern gelişmelerden ibaret, modern her şeyin gelişme olduğunu sanan, hayatında roman okumanın keyfine varamamış, belki de istese bile okuyamayacak kadar yazıyla sorunlu olan, büyük ihtimalle büzines okumakta olan, felsefe denildiği zaman onun da formüllerle anlatılanını isteyen, felsefeyi vakit kaybı kabul eden, border-eblehler mutlaka vardır. O tipler, gazeteyi bilgisayardan okumanın daha keyifli olduğuna inanırlar mutlaka.

    Bir de hayatı acele ederek yaşamak istemeyenler var. Bunlar kitap okuma sabrına sahiptirler. Modern olan her şeyin illa da gelişme anlamına gelmediğini bilirler. Bir önceki kategorideki borderline-eblehler, ikinci kategoridekileri eski kafalı diye tanımlarlar. Eski kafalı olabilirler ama dikkatlerini yoğunlaştırma zamanları 40 saniye ile sınırlı değildir en azından. Konsantre olup bir-iki saat boyunca kitap okuyabilirler bunlar. Okurken dünyayla ilişkilerini askıya alabilirler. Bunlar birinci kategorideki gibi hızlı ve dinamik değillerdir. Her 10 saniyede değişmediği takdirde bir ekrana bile konsantre olamazlar. Bunlar bilgisayar oyunu kuşağıdırlar. ilk kategoridekiler, ilk okuma keyfini çizgi roman okurken edinmişlerdir. Sonra da kitaba geçmişlerdir. Bunlar için gazete sayfalarını çevirirken. kahve içmeyi hayatı güzel yapan bir olay olarak görürler.

    Şimdi ikinci kategoride olanların bu hakkını, bu güzelliği elimizden almaya çalışıyor bazı ebleh patronlar. Gazeteyi bilgisayardan okuyacakmışız. Bu bildiğimiz anlamdaki medeniyetin gerçekten sonu demektir. Hem de yerine başka bir medeniyet türü de koyamıyorlar. Koyduk zannediyorlar ama yeni gelen barbarlıktan başka bir şey değil.

    Barbarlığa karşı çıkalım. Gazete kağıdını hissetme, onu koklama ve çevirme hakkımızı sonuna kadar savunalım. Hem yazarlar yazılarını kağıt üzerinde basılı görmedikleri zaman beyinlerini de eğitemezler. Dikkatli ve itinalı olamazlar. Bilgisayarın uçucu dünyasına yazı yazmaya başladığınızda yazınız da sorumluluk duygusundan yoksun olur. Siz de saçmalamaya başlarsınız.

    Yazının, kelimelerin onuruna sahip çıkalım. Eskiden 'sosyalizm ya da barbarlık' diye bir slogan vardı. Bilgisayar kuşağı şimdi bu sloganı arama motoruna yazar ve tarihi okumaya başlar. Yazıdan yana olanlar ise konuyu zaten bilir. Onların yeniden eğitime ihtiyaçları yoktur.

    Şimdi sloganımız: Medeniyet ya da barbarlık ve kahrolsun New York Times'ın beş yıl sonra kağıda baskı yapıp yapmayacağını bilmeyen ve bunu da umursamayan barbar patronu. O da kahrolsun ve üstelik boyu da devrilsin.

    serdar turgut
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük