gazetelerin ekleri kadinlar icin cikar

entry1 galeri0
    1.
  1. engin ardıç'ın özellikle türk basınında çıkan eklerin kadınlara yönelik çıktığını iddia ettiği akşam'da yayınlanan dadından yinmez yazısı aşağıdadır.

    Pazar ekleri, hafta içi eklerine göre "üzerlerine daha bir entellektüel salça dökülmüş" görünürler ama arada olsa olsa diploma farkı vardır, hafta içi ilkokul mezunu, hafta sonu ortaokul mezunu kadınlara yöneliktir...

    Gazetelerimizin ekleri kadınlar için çıkarlar. Sanki ana bölümleri başka bir cins için çıkarlarmış gibi...

    Evet evet, bütün ekler kadınlar için çıkarlar. Kültür ve sanat ekleri de buna dahildir, gayrımenkul ekleri de.

    Pazar ekleri, hafta içi eklerine göre adeta üzerlerine daha bir entellektüel salça dökülmüşgörünürler ama arada olsa olsa diploma farkı vardır, hafta içi ilkokul mezunu, hafta sonu ortaokul mezunu kadınlara... Hani akşamları umuma, gündüzleri de bayanlara içkisiz gazino matinesi gibi...

    Bu eklere yansıyan evrende, seçimle geçimle ilgisi olmayan bambaşka bir dünya, bambaşka bir Türkiye vardır.

    Bu evrenin temel felsefesi, her ne pahasına olursa olsun, gerekirse ölümüne zayıflamak ve medya orospularını kendine örnek almak şeklinde özetlenebilir. Yerli orospu sayısı bütün geliştirme ve arttırma çabalarına rağmen yetersiz kalınca da Paris Hilton gibi dönemin gözde yabancı orospularına başvurulur. Ayrıca dolgu maddesi niyetine de, yemek tarifleri, kozmetik ürünleri, avantadan kalınan otellerin, yenilen yemeklerin ve içilen içkilerin reklamları falan bulunur. Bunlara, kelek televizyon programlarının tanıtımını ve dandik şarkıcıların konser duyurularını da ekleyiniz.

    Azıcık daha okumuşları, hani hiç olmazsa lise falan bitirmişleri için de, Amerikan zırvaları, örneğin The Secret tarzı zevzeklikler kullanılır, zoka niyetine... Birçok kötü Türk yazarı da bu pazardan paylarını alırlar, ne ki pazarın semt pazarından farkı yoktur. Orada patates, sabun, kırlent satılır, burada yazılı metin.

    Genellikle fare ölüsü tutar gibi bir ucundan tutup kapının önüne atarım ama ara sıra vazife icabı okumak zorunda da kalırım onları.

    Hayır, göt göbek de gösterirler ama o bir yan yarar; sayılır ancak. Asıl tüketici kadındır.

    Çünkü bitmek tükenmek bilmeyen birleşme ve ayrılma dedikoduları da, düzeyli birliktelik denilen çiftleşme haberleri de erkeği ilgilendirmez.

    Ben bu paçavraların en çok yakalandı muhabbetini severim.

    Bu eklerde, ve de daha kaymak kâğıtlara basılan benzer zırvalarda, birtakım kadınlarla birtakım adamlar sürekli yakalanırlar.

    Elbette acar muhabirimizin objektifine yakalandı denilmek istenmektedir ama, okuyucunun iyice çarpık beyinlisi için de ahlak zabıtasına yakalandı çağrışımı yaratabilecek bir açık kapı bırakılmaktadır tabii.

    Hani çaktırmadan iş üstünde yakalandı fikri de aşılanmaktadır ama zavallı kadıncağızın mayosunu giyip havluya uzanıp güneşlenmekten başka bir kusuru da yoktur.

    Ağır vakalarda, kimisi bir adamla alt tarafı öpüşürken yakalanır, kimisi de adamla arasında bir metre uzaklık bulunduğu halde... Duhul vaki olmuş durumda birilerini yakalayabilen acar muhabiri matbuat anaları henüz doğurmamışlardır.

    Bu hanımların bazıları da selülitleriyle yakalanırlar. Türk magazin basınına selülitle yakalanmak, Türk güvenlik kuvvetlerine bir yere bomba koyarken yakalanmaktan daha kötüdür.

    Bikiniyle yakalanmayacaksın, selülitin görünür. Tek parça mayoyla da yakalanmayacaksın, selülitini gizlediğini düşünürler. iyice kapansan haşema derler. Kurtuluşun yoktur.

    Öte yandan, bu boya bulamaçlarında yer alan enformasyonu tüketenlerin dünyasında, olay elbette bir yakalanmadır

    Çünkü ya günahtır yapılan, ya töreye aykırı.

    Baba baskısından, ana çenesinden, koca dayağından, ev işinden, çoluk çocuk gailesinden bunalmış kadıncağız, elbette bir yandan bunları ayıplayacak, bir yandan da gizli gizli ay şöyle çatır çatır beni de yakalasalardiye göğüs geçirecektir...

    Hani Belgin Dorukun ya da Türkân Şorayın gelinlik giymiş halini görmek için koşa koşa Türk filminegittiği gibi.

    Birçok zavallı için, bırakın bir çocukla konuşmak, bırakın mayo giymek, sırf denize girmek bile düşler ötesi bir masal alemindedir çünkü.

    Çok düşündüm: Acaba müşteri mi daha cahil ve aptal, yoksa satıcı mı?

    Herhalde ikisi de... Talep arzı belirliyor, üretici de kendi çapsızlığını aşabilme yeteneğinden yoksun. Terfi ettirdiğin, magazin servisinden haber merkezine çekip adam etmeye niyetlendiğin zaman da Napolyonu Fransa kralı yapıp çıkıveriyor.

    Ya da belki, en ağır hanımefendinin bile içinde biryerlerde gizli bir kenar mahalle karısı saklı olduğunu sezgileriyle biliyorlar çocuklar...

    iyi ki Türk basınında yönetici değilim, yoksa katliam yapardım ve kadrosuzluktan sayfalar bağlanamazdı!...
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük