gazeteci olmak

entry2 galeri0
    1.
  1. Meşakatlidir.
    Ana akım medyada çalışmak beni mutlu etmeli. Gazetecilik okuyan herkesin hayali budur.
    Ya hayata karşı nankörüm ya da okulda saygı gösterdiğimiz mühim adamlar bize yalan söylüyor.
    Aslında hiç beklenmedik şekilde ilk günlerimde kötü davranmadıkları gibi işi öğretmek istediler. Elbette söylemlerinde yukarıdan bakış ve biraz da ezicilik vardı.
    Toplantılar gergin, sorunlar var... Reklam haber ilişkisi haberin gerçekliğinden daha önemli.
    Gündem toplantısında diğer servislerin dedikodusu döndükten sonra olur olamadık fikirler ortaya çıkıyor. Aslında heyecanlanmam gerekirken olmuyor, suratım öyle düşüyor ki yere paspasa gerek yok.
    Öncelikle kültür sanat servisinde olduğum için konu bulmak sorun değil. Zaten oradaki bazı insanların zekası ile lükse düşkünlüğü ters orantılı, kovulabilirim...
    Geçelim bunu, velev ki haberi buldunuz. ilk darbeyi 4 yıl boyunca okulda gördüğünüz sistemi çöpe atmanız gerektiğinde yiyorsunuz. Eğer benim gibi makale ve köşe yazarı düşkünüyseniz de haberi yazamıyorsunuz. Bir insanın normalde uzun bir cümle ile anlayabileceğini 3-4 cümleye bölmenizi istiyorlar. Ayrıca sayfada önemli olan bir diğer husus reklam boyutuna göre haber yapmak elbette.
    Benim canımı çok sıktı bu. Sonuçta medyanın insanı eğitici görevi vardır fakat biz okuyuculara herşeyi hazır ve düşünmesine fırsat vermeyecek şekilde mama önlüğünü bağlayıp sunuyoruz. Benim gibi karşı çıkan biri olursanız da sizi farklı şekilde kullanma kararı alıyorlar.
    Zaten gündem ve akşam toplantılarında ilgimi çeken ve çok sık kulağıma çalınan cümle, "şu haberi yapalım onlar da bunu konuşsunlar işte."
    Bilgi içerikli haber veren koskoca serviste yalnızca bir kişi gördüm oda ne lükse düşkün ne de diğerleriyle çok haşır neşir, ellerinden öpüyorum Necla'mın. Diyetini bozmamalı ve sigarayı da azaltmalı.
    Sahi beni çok eleştiriyorum diye yorum yapamayacağım yerlere yönelttiler.
    ingilizce bilmesem çaycıya çırak için idea olabilirdim ama dış haberlerdeyim. Bütün gün önüme yabancı kültür dergileri ve bültenleri akıyor ve Türkiye'yi ilgilendirenleri ayırıp 5 yaşına anlatırcasına yazıyorum. Bazen de resim, plastik sanat ve klasik müziğe olan terminolojik hakimiyetimden ötürü basın toplantılarına gidiyorum.
    Bir ara yanımdaki kıza biber gazına bağışıklığımın arttığını ve cumartesi içine düştüğüm olayları anlatıyordum ki kısa boylu, esmer ve kitaplar hakkında konuşmayı deli gibi sevdiğim Zeynep Abla, kolumu cimcikleyip "kendini mi yakacaksın sussana" diyor. O anda yerdeki çöp kutusuna 4 yıllık basın etiği ve medya eleştirileri bilgimi de buruşturup atıyorum.
    Yarın basın toplantısı var.
    Akşam ki portföy - cumartesi ekini ektim. zaten ön kapakta bayram arka kapakta sehpalarla ilgili komik haberler yapıyoruz. masanın cilası yanmasın diye amcamın çaydanlığın altına koyduğunu görünce geçen hafta bende irdelemedim.
    Tampon haber yapmakla meşgulüm.
    2 ...
  2. 2.
  3. bir ayrıcalıktır. unutulmaz anılar kalır kişide acısıyla, tatlısıyla. bir arayış içinde geçmiştir o yıllar, koşturmayla, konuşmayla, yazmayla. bir bakıma özdemir asaf'ın şu ünlü dizesini düşündürür. " durduğum nokta yerinde durmuyor." öyledir, hem sen koşup durursun araştırıp, inceleyip bir şeyler bulmak için hem de konularının kaynağı olan toplum durmaksızın değişir yöneticileriyle, sorumlularıyla.
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük