(bkz: john steinbeck)in kaleminden işçilerin uğradığı zülüm kendi topraklarından gitmek zorunda kalıp gitmeleri. hayal kırıklıkları. makineleşmenin işçileri yok edip patronları güçlendirdiğini gösteren üst düzey sürekleyici eser.
Özellikle yeni doğum yapmış, yanlış hatırlamıyorsam bebeğini kaybetmişti,genç kızın (ismini hatırlamıyorum) açlıktan ölmek üzere olan yaşlı adamı emzirmesi beni çok etkilemişti.
1994 baskısını buldum evde sararmış bütün yaprakları, bir hayli kalın kitap. Okumak istiyorum ama hiç hevesim de yok üşeniyorum, bitiremem muhtemelen. O değil de ben de elimde bulunmayan klasikleri okumayacak olsam da alayım ileride çocuğum olursa eline geçtiğinde sararmış olur mutlu olur belki.
Topraktan geçimini saglayan ve kelimenin tam anlamiyla hayatlari topraga bagli insanlarin krizle birlikte nasil savrulduklari ve muthiş insan karaktetlerinin zor sartlarda hayata tutunduklarini okuyucuya nefis bir üslupla aktarildigi muthis eser...
Endustri devriminin, belki de makinenin insani nasil ezdigini, degistirdigini; kapitalizimi ve komunizmi sorgulayacaginiz bir kitap
okuduğum ilk klasik. babam “artık klasikleri okumaya başlamalısın” deyip gazap üzümlerini seçmişti. klasiğin ne olduğunu oldukça iyi anlamıştım. mükemmeldi ve olağanüstü bir betimleme romanıydı bence.