lisedeyken çok dinlediğim şarkıydı. o zamanlar bir şarkıyı tekrar tekrar dinlemek kolay değildi. walkmanler, kasetler vardı geri sarmak pil harcatırdı, kasedi çıkarıp kalemle geri sarmak görsel rezaletti. herşeye rağmen hayatımın çok buhranlı döneminde bu ritüelleri sıkılmadan yapıp saatlerce dinliyordum. sonra araya yaşanmışlıklar girdi ve ben şarkıyı değil ama şarkıyı dinlemeyi unuttum. geçen gün telefonuma yükledim şarkıyı her sokağa çıktığımda defalarca dinliyorum. teknoloji insanı toplumdan koparıyor, asosyalleştiriyor, yalnızlaştırıyor ama arada güzel yanları da yok değil. *
bu kemanın sesi midir beni benden alan ,
yoksa içtiğim bir duble votkanın etkisi midir bu dalışlar ,
nasıl bir nehirdir bu akıp giden ,
içimden damla damla dökülürken , aynı zamanda büyümek ...
işte bu çelişkilerdir aslında vazgeçilmez olan ,
bak bu gün de geçiyor , ha gayret güzelim gayret .
ayrıca bir önemi yok aslında. alakasız bir anısı bile var. kampüs çıkışı karanlıkta darp edilmiş, sonrasında taksi durağında ağzımı burnumu silerlerken takside çalıyordu bu şarkı. severim o yüzden.
üniversitedeyken arkadaşlar sebebiyle ilk kez duyduğumda "aykırı olacağım diye ne saçma sapan şeyleri dinliyor bunlar" şeklinde baloncukları aklımda oluşturan şarkıdır. ancak sadece 3 tekrar sonunda "lan sevdim ben bunu galiba" cümlesiyle şekillenen düşüncem, sonrasında ise hiç yaşamadığım duyguları hissettirerek kendimi transa geçmiş olarak bulmama sebep olmuştur. nasıl bir tarzı varsa halen kulağıma çok hoş gelir, garip bir hüzün bırakır üzerimde.