entelektüel seviyesi hollanda' nın denize konumuyla aynı olan tiplerin saptırdığı ve anlayamadığı bir olgudur. bir kere kimse kimseye saygı duymak zorunda değildir. mesele "gay 'lere" değil, insanların tercihlerine saygı duymaktır. ateiste de, müslümana da, hristiyana da saygı duymak gibi. burada aslında inana veya inancına saygı duyulmaz,seçimne saygı duyulur. aynı şekilde yoksa sırf gay diye birine ne saygı duyulması gerekir ne de aksini yapmak. bir de amına koduklarımının şehit cenazesinde susuyorsunuz hrant dink ölünce hepimiz ermeniyiz olmuyor ama böyle. lideriniz yılmaz özdil, entelektüel birikiminiz ahmet çakar kadar olsun. saygılar.
bir de ateizm kültürümüz de yok, inanacaksın lan.
la olum starbucks' da kültürümüzde yok, niye gidiyorsun niğdeli? niğde'ye de kuruldu mu ki bilmiyom ama hilmi cem çok yakışıklı. niğdeli kızlar bayılıyor ona.
bir insana görüşü, tercihi, hatta bana göre psikolojik bozukluk olan davranışları dolayısıyle saygı duyulmalı mıdır yada duyulmamalı mıdır diye sormak ne kadar doğrudur bilinmez ancak; bir yöreye yada topluma bağlayıp, böyle düşünen saygı duyamaz, duymamalı demek de ne denli saygın bir harekettir bunu da düşünmek lazım. sonuçta amerika da bile hala tepki alan bir eyleme cesaret etmiş kişinin başka bir ilgisinin gerçekten olmadığını düşünüp en azından samimi oluşuna bu yükü saygısız kimselere rağmen taşımaya cesaret edişine saygı duyulmalıdır. kaldı ki sanatsal zekası * fazlaca gelişmiştir bu insanların efendim bu yüzden de saygı duyuyorum evet.
her şeyden önce kimse kimseye saygı duymak zorunda falan değildir. ancak saygı duymamak o kişinin, grubun görüldüğü yerde kafaları ezilecek mahlukatlar olduğu anlamına gelmez, gelmemelidir. herkesin hayata dair bir düşüncesi, bir felsefesi olduğu gibi cinsel tercihi de olacaktır elbette. bak buna saygı duyarız.
yaşadığı coğrafyanın, ( anadolu ) toplumun; insandan yana olan, yardımlaşmayı temel alan, komşusu açken tok yatmayan, aşkı-sevdası için dağları delen... gelenek ve göreneklerini benimsemiş biri gaylere saygı duyamaz. kabul gay lik bir hastalık, tedavi edilmesi gereken psikolojik bir rahatsızlık değil ancak kimse gayliği toplum benimsenmesini beklemesin. cinsel tercihine eyvallah, git kendini ifşa etmeden yaşa tercihini, bu noktada sana müdahale eden olursa herkesten önce ben onun aguna koim.
gerek avrupa, gerekse abd'nin çürümüş-kokuşmuş yoz kültüründen dem vururak gayliğe saygı duyulması geretkiğini söyleyen kişilerede saygılarımı gönderiyorum! bu mega özgürlükçü, ultra demokrat arkadaşların kendi çocukları da bir gün karşılarına geçip " anne/baba ben gay oldum, buda erkek arkadaşım mahmut " dediklerinde de aynı saygıyı gösterirler umarım.
herşeyi kendi çıkarlarına göre yorumlamayı çok seven " tatlı su balığı" solcularımız, özgürlük kavramınıda g.tlerinden anlamaya bayılıyorlar. bunlar gay-travesti birini partilerinden belediye başkanı/milletvekili adayı göstererek demokrasi-özgürlük namına büyük bir adım attıklarını düşünürler. emeğin avrupası hayalperestleri, gökkuşağı canbazları sizi.
gaylık, eşcinsellik bizim kültürümüzde yoktur. bunu savunmakta ancak kendi toplumuna yabancılaşmış, kendi kültüründen bi haber, ota boka özgürlük talep eden zerzavatların işidir.
bunlara göre;
14 yaşında bir çocuğun polis tarafından kolunun kırılmasında bir sorun yoktur,
f tipi cezaevlerinde insanlar ölürken kıllarını kıpırdatmazlar,
insanların dini inançlarının gereklerini yerine getirdiği için eğitim hakları ellerinden alınırken sevinirler,
1 mayıs'ta yaşanan devlet terörünü meşrulaştırmak için "sizde taksim'e çıkmasaydınız" derler.
kürt deyince böğğğ derler,
islam deyince öğğğğ derler,
ama konu gaylık, ibnelik oldumu hepsi birer özgürlük savaşçısı kesiliverir. hadi ordan tatlı su balıkları!