ibnelerin ve gaylerin osmanlı'da ne denli itibar gördüğünü idrak etmemize vesile olan ve evliya çelebi'nin seyahatnamesinde de yer bulan bir tarihi gerçek.(http://wp.me/p1Xqzo-el )
evet, gayler osmanlı'da bir "meslek gurubu" olarak kabul edilmiş "esnaftan" sayılmış, hattá hükümdarların sefere çıkmalarından önce düzenlenen büyük resmi geçitlere bile katılmışlardı.
işte, Evliya Çelebi’nin meşhur "Seyahatname"sinde, 17. asır gay’lerinin Dördüncü Murad’ın huzurunda yapılan bir geçit resmine yanlarında kendilerini pazarlayanlar olduğu halde katılmalarının anlatıldığı bahis;
--alıntı--
Osmanlı zamanında müşteriye çıkan delikanlılara "hiz oğlanı" denirdi ve mesleklerini icra eden "hiz"lerin devlet tarafından kayıt altına alınmaları şarttı.
Hayatını bu işten kazanan erkekler "defter-i hizan" yani "hizler defteri" denilen kütüğe yazılırlardı ve bugünden çok daha önemli bir farklılık sözkonusuydu: Profesyonel eşcinseller, "esnaftan" kabul edilirlerdi. Esnaf, o devirde ordunun bir bölümü sayılır, padişahın sefere çıkışından önce istanbul’da yapılan büyük geçit resmine bütün meslek grupları katılır ve "hizan", yani eşcinseller de bu geçit resminde yeralırlardı.
--alıntı--
Bu törenlerden birini, 17. asrın çok önemli bir ismi, Evliya Çelebi, meşhur "Seyahatname"sinde ayrıntılarıyla yazıyor. Zamanın hükümdarı Dördüncü Murad’ın bir sefere çıkışından önce yapılan büyük resmi geçide askerlerin yanısıra bütün istanbul esnafının da katıldığını, meselá börekçilerin sanatçılarla, peksimetçilerin imamlarla, yelkencilerin de dalgıçlarla, imamlarla ve müezzinlerle birarada yürüdüğünü ve binlerce kişilik kortejde "eşcinsellerin, deyyusların ve pezevenklerin" de yer aldığını yazmaktadır.
Evliya Çelebi, Seyahatname’sinin birinci cildinde her meslek grubunu ayrı ayrı anlattığı ve istanbul’un esnaf tarihi bakımından bugün en önemli kaynak kabul edilen bu geçit resmi bahsinde, eşcinsellerin yürüyüşünü bugünün Türkçesi ile şöyle yazıyor;
--alıntı-- Pasif dilber eşcinsel esnafı:
Bunlar, evsiz-barksız 500 kişidir. Kendi kadir ve kıymetlerini bilmeyip Babulluk’ta, Kalatyonoz’da, Finde’de, Kumkapı’da, San Pavlo’da, Meydancık’ta, Kiliseardı’nda ve Tatavla’da malum işin yapıldığı yerlerde boğaz tokluğuna çalıştıkları sırada avlanıp Subaşı’nın (yani, o zamanın polis müdürünün) tuzağına düşer ve deftere kaydedilirler.
işte, sözü edilen bu kişiler geçit resminde Subaşı ile şakalar ederek yürürler. Bunlar gibi daha nice esnaf mevcuttur ama anlatmakta hiç fayda yoktur ve sadece Subaşı tarafından bilinirler. Resmi geçide katılan deyyusların sayısı 212, pezevenklerin adedi de 300’dür.
--alıntı--
evet, görüldüğü üzre osmanlı'da eşcinseller, pezevenk ve deyyuslarla birlikte esnaf taifesinden sayılıp itibar görürlermiş.
amma velakin 19. yüzyıldan günümüze değin bu ahlak dışı olaylar ortadan kayboldu. topluma kötü örnek teşkil eden bu gibi durumlar "ayıp" sayılarak toplumdan soyutlandı.
ta ki günümüze kadar.
dün itibariyle anadan üryan soyunup ahlak kurallarını alenen reddeden eşcinseller, işte evliya çelebi'nin bahsettiği döneme nazire yaptılar adeta.
bunun dinle, imanla, kuranla, kitapla alakası yok malesef.
toplum ahlakını kaybetmişse, şeriatle yönetilsen bile ne fayda?
islamiyetten önceki türk topluluklarında ne eşcinsellik, ne de bu tip şeyler vardı. olmazdı, olamazdı. zira bu gibi durumlar, türk töresine ve türk ahlakına uygun değildi.
bu millet nereye gidiyor?
bir yanda sokak ortasında her türlü ahlaksızlığı yapmaktan imtina etmeyen tipler, diğer yanda bunları savunan kitleler.
apaçık bir gerçektir. dahası, bunlar defter edilip, "faaliyetlerinden" vergi alınırdı en helalinden...
osmanlı'da eşcinselliğin ne kadar yaygın olduğu konusunda, padişahların ve paşaların yazdığı şiirler de dahil olmak üzere, sayısız tarihi kayıt varken, birileri hala "iki minyatüre bakarak" veya "efendim osmanlı'da oğlan kız demekti" filan diyerek kıvırmayı sürdürürler...
yahu madem osmanlı'da eşcinsellik normal karşılanmıyordu, şiddetiyle tanınan dördüncü murad bunca eşcinselin huzurunda geçit töreni yapmasına neden ses çıkarmadı?
keza, osmanlı hayalleri kuran sucukçu muhasebecisinin, bunların yürüyüşünü dağıttırmak bir tarafa, önünde yürüyüş yapmalarını sağlaması icap etmez mi?
zıbık yani vibratör imal edenlerin loncasının olduğu, seks işçilerinin ve meyhanelerin kayıt altında olup vergi verdiği ve hatta kimi padişahların türlü şarap ve hoş eden madde kullandığı bir devlette gayet normal bir durum.
osmanlıyı ulvi bir şeylerden ibaret sanmak gafletinde gericiler!
ayrıca 93. sayfadaki helvacılar esnafına ("helvacı güzeli" deyimi nereden geliyor sandınız?) ve 196. sayfada tellaklar esnafına da bir bakmakta fayda var.
bunlar bir şey değil, evliya çelebi'nin seyahatnamesi osmanlı toplumunda aşırı yaygın olan ve normal kabul edilen eşcinselliğin türlü ve açık anlatımlarıyla doludur. sadece o değil, hangi orjinal osmanlı kaynağını (gelibolulu mustafa ali, divan edebiyatının büyük bir kısmı, özellikle şehrengizler, ayrıca aşıkpaşazade, naima...) okursanız okuyun, bu gerçek hep önünüze çıkar. bunlardan başka yabancı elçi raporları diyeceğim, hemen "iftiradır" diyeceksiniz. hepsi yalancı tabi...
peki mecellenin yazarı ahmet cevdet paşa da mı yalancı?
Bu kadar normal bir durumun tuhaf görülmesi ne komiktir. Eşcinselliği güncel zannedenler oha filan oluyor nedense. Osmanlıda da varmış. Hadi ya biz 80 lerde çıktı sanıyorduk.
Tarih boyunca her toplumda var olan eşcinselliğin Osmanlı toplumunda da var olmasından çok daha fazlasına, yani devlet ve ulema tarafından kabul gördüğüne işarettir.
Hoş mevzu Osmanlı veya diğer doğu toplumları olunca işarete filan ne hacet ama uzatmayayım...
Malum, batı toplumlarında ta ki son dönemlere kadar böyle bir durum yoktu. ingiltere savaş kahramanları alan Turing'e 1950'ler gibi geç bir dönemde bile eşcinsel olduğu için yapmadığını bırakmamıştı.
Evliya çelebi'nin tengirin götü ilan edilmesine vesile olan geçit törenidir.
Kimisi ise bu işleri Osmanlı'nın hoşgörüsüne yormuş! Yahu toplumsal kültürün açık bir parçası olan, aşırı yaygın olan, divan edebiyatının üstüne kurulduğu bir işte hoşgörü lafı çok hafif kalır...
Kadınlar çarşaf modellerinde küçük bir değişiklik yapsın, o engin hoşgörüden eser kalmıyordu nedense! Ağzı köpüren sarıklılar, yasaklar, fermanlar, kadınları ve terzileri cezalandırmalar...