Çoğumuz, "Gâvur izmir" lafının ak parti sonrasında ortaya çıktığını ve izmir'in laikçi nüfusunun fazlalığı ile alâkalı olduğunu zannederiz ama meselenin aslı böyle değildir. Bu laf çok daha eski yüzyıllara, izmir'in Müslümanlar tarafından fethinden önceki devirlere kadar gider. Bizans imparatorluğu'nun önemli limanlarından olan izmir, sonraki senelerde Aydınoğulları ile Bizanslılar arasında birkaç defa el değiştirdi; Malazgirt zaferinin ardından "ilk Türk amirali" olan Çaka Bey tarafından fethedildi ama Çaka Bey'in ölümünün ardından yeniden Bizanslılar'ın eline geçti. Aydınoğlu Umur Bey şehri 1328'de tekrar fethetti ama Venedik, Cenova ve Rodos donanmaları 1344'te geri aldılar.
15. yüzyılın ilk senelerine kadar, iki ayrı izmir vardı: Hristiyanlar'ın kontrolünde olan sahil kesimindeki izmir ile Müslümanların hâkim oldukları iç kısımlardaki "yukarı" izmir...
Şehrin yukarı tarafı Malazgirt sonrasında Müslümanlar'ın eline geçmişti ama sahil ve sahildeki kale, Hristiyanlar'ın elinde bulunuyordu. Yapılan bütün kuşatmalar, savaşlar ve mücadeleler işte bu sahil kısmını ele geçirmek için idi.
Bugün hâlâ vârolan "Gâvur izmir" deyimi bu devirlere dayanır ve bu söz ile bundan altı asır öncesine kadar Hristiyanlar'ın elinde bulunan "sahil izmir'i" kastedilir.
Hristiyan donanmasının 1344'te Aydınoğulları'ndan geri almasının ardından izmir artık bir Latin şehri oldu ve sonraki senelerde güçlenen Osmanlı Beyliği de izmir'i fethedemedi...
"Gâvur izmir"i Hristiyanlar'ın elinden 1402'deki Ankara Savaşı sonrasında Ege sahillerine uzanan Timur aldı ve şehrin sahil kısmı ile kaleyi o senenin Aralık'ında birkaç gün içerisinde fethetti. Timur'un ardından Anadolu'daki beylikler ile Osmanlılar arasında gidip gelen izmir 1424'te ikinci Murad tarafından kesin şekilde zaptedildi. Şehrin "gâvur" kesimi birkaç defa Haçlı donanmalarının saldırısına uğradı ise de 1919'daki Yunan işgaline kadar bir daha Hristiyan idaresi altına girmedi...
"Gâvur izmir" deyiminin aslı, işte budur...
orospu kızın fazla olduğu mekan. rusyanın baş kenti hatta . biten komünizmin emperyalizmin bilmemneyin sürdüğü tek kent. izmirin cumhurbaşkanı stalin denen ibine.
Bir kesim tarafından Hakaret olarak kullanılmasına rağmen, aslında izmir'in bağımsız, asi ruhuna atıf yaptığını bildiğimizden, insanın içini bir hoş eden, adeta seksi gelen bir tabirdir.
eskiden izmir kısmen rodos şövalyeleri'nin elindeyken onların elindeki bölüm için kullanılmış bir ifade. günümüzde kullanıldığında izmir'e yönelik büyük bir iftira ifadesi.
modernlik ve avrupailik adı altında kendilerini avutan ve kin kustukları kapitalizmin ortaya çıkardığı komunizmi benimseyen kişi ve kişilerin bol bulunduğu şehrimiz.
osmanlı padişahı abdülaziz sayesinde izmir bu adı almıştır:
"izmir’de genellikle ingilizler başta olmak üzere Yunanlılar,diğer Hıristiyan ve Museviler, Levantenler bağ, bahçe gibi geniş araziler almışlardır. Ancak arazi alımının yasallaşması 1866-1867 yılında “Yabancıların Gayrimenkul Edinmesi” ile ilgili yasa çıkarılması sonucu, ülke topraklarının yağmalanmasına neden oldu. Yasadan önce ingilizler, Menderes ovasın da sınırlı sayıda arazi satın aldılar. W.Williamson 2620 dekar arazi almıştır. ingiliz konsolosunun, ingiliz elçisi Sir Henry Bolwver’e sunduğu raporda şu görüşler yer almaktadır:
“....bölgenin genel durumu gün geçtikçe iyileşmekte ama bu iyileşmeden yararlananlar aslında Türkleri soyup soğana çeviren Hıristiyanlardır.Gülhane Hattı Şerifi’nin öngördüğü reformlarla beraber Hıristiyanlar tarımla ilgilenme ye başladılar ve yeni gelenlerle birlikte sayıları her gün daha da arttı. Askerden dönen Türkler köylerini, kentlerini tanınmayacak kadar değişmiş bulmaya başladılar. Her yerde Türklerin yerini Hıristiyanlar alıyordu. Eskiden olduğu gibi tarlalarını işlemek isteyen Türkler hemen Hıristiyan bir tefecinin pençesine düşüyor ve eninde sonunda toprağını satmak zorunda bırakılıyor. Talihlerini başka yerlerde denemek isteyenlerin toprakları ise gene, Ermeniler, Rumlar ve ya Frenkler tarafından yok değerine satın alınıyor. "
Osmanlı döneminde Türkler izmir'in teneke mahallelerinde yaşıyorlardı; Konak, Alsancak ve sahil kesimindeki bütün gösterişli binalar ya Rum ya Ermeni ya Yahudi yada milliyeti belirsiz Lövantenlere aitti. izmir'e onun için 'Gavur izmir' deniliyordu.