müslüman kardeşlerim gavur izmir cümlesi eskiden ege yöresinin en büyük vilayeti olan izmirde ramazan günlerinde oruç tutulur imiş ve bu orucu izmir ahalisi rakı ile açarlar imiş bu sebepten dolayıdır ki.izmirin lakabı gavuz izmir olarak akıllarda yer etmiştir.
cahillikte son noktadır. üç beş gerzek 600 senelik bir bilgiyi kendilerine atfetmişlerdir.
umur beyin, denizlerdeki başarısı venedikliler ve cenevizliler arasında panik doğurarak 1345 yılında fransız humbert komutasında bir haçlı donanması oluşturulmuş ve bu donanma, izmire baskın yaparak sahilde bulunan liman kaleyi zapt etmişti. bundan sonra kadifekale ve çevresi için müslüman izmir, hisarönü camii civarında bulunan liman kaledeki sahil kesim ise gavur izmir olarak anılmaya başlar.
1465 yılında kaleme alınan Düsturname-i Enveri de kökeni anlatılmıştır.
öyle salaklar vardır ki izmir de, bu sözleri demoktarik oldukları için şeriatçıların filan taktığına inanırlar bu millet tam sikkodur tam.
kemeraltının girişindeki kuşlu cami'drn itibaren tarihi cami göremezsiniz. oralarda gayri müslimler oturdukları için o zamanın izmirlileri gavur izmir diye anarmış o bölgeyi benim bildiğim hikaye bu. şimdilerde gavurların her bir köşesini zaptetdiklerini rahatça göre bilirsiniz.
atalarımız ne demiş ateş olmayan yerden duman çıkmaz.
sadece kemeraltı civarında 32 tane havra ve sinagog olmasından kaynaklanıyor olabilirmiş.
yani neymiş başka dine mensup olmak gavur olmakmış, allahsız olmakmış.
hem cahil, hem saygısız olmak böyle bir şey.
ondan sonra da ağlarlar danimarka'da hz. muhammed'i hicvediyorlar diye.
hem saygısızlığın daniskasına imza atıcan hem de ağlıycan müslümanlara eziyet ediyorlar diye.
senin götün başın ayrı oynayıp, milletin inancına karıştıkça daha çok çekeceğin var.
sen istediğine kafir istediğine kafir değil diyerek haddini aşıyorsan iki cihanda da yakan bir araya gelmeyecektir zaten, zannedersin dabbet-ül arz yahu.
çoğu insanca yanlış anlamlandırılmış bir kavramdır. gavur izmirden kasıt; oğuzların anadoluyu türkleştirme hareketleri sırasında izmir ve batı anadolu civarında yaşayan, müslüman olmayan halk için kullanılan tabirdir. bu müslüman olmayan halkın adı rum olarakta bilinir ancak bunlar şu anki yunan milletinin ataları değil, bizans zamanında buralara yerleşmiş, oraları benimsemiş olan halktır. o dönemde bir çok şehirde müslüman olmayan halk mevcuttur. bu tabire güzel bir örnek mimar sinan'dır. mimar sinan kayseride gayrimüslim olarak doğmuş değerli bir sanatçımızdır. günümüzde aşılayıcı bir tabirle siyasi olarak işlenen bir kavram olsada tarihi anlamı kesinlikle o şekilde değildir.
zamanında bir kaç dangalak siyasetçi "gavur izmir" diye dalga geçmişlerdi, aklıma geldi; aslında "gavur" yaftasının ne kadar abesle iştigal olduğunu bazılarının suratlarını boka sürte sürte yazalım...
öncelikle şu izmir yangını ile alakalı şunu söylemek gerekir; Allah'ın işine bakın ki, Yunan ordusu 8 Eylül günü gemilere binerek çekildi (bir kısmı Urla ve Çeşme tarafına kaçtı), biz izmir'e 9 Eylül sabahı girdik, yangın 14 Eylül’de çıktı… Yunan ordusu, bir hafta önce boşalttığı şehri "uzaktan kumandayla" yakmıştı!
Anadolu köylüsünün izmir'e imparatorluk döneminde taktığı o ad, işte o eski izmir'e attir.
Çünkü izmir, istanbul'u saymazsak Selanik ile birlikte imparatorluğun en önemli iki limanından biriydi ve de oralarda "alafranga" bir hayat yaşanırdı.
Meyhaneleriyle, kahvehaneleriyle, tiyatrolarıyla, kulüpleriyle, müziğiyle, futboluyla, tenisiyle bu hayatı yaşayanlar da gerek oralarda yerleşmiş "levantenler", yani artık Osmanlı olmuş sayılan yabancılar, yani "tatlı su frenkleri", gerekse o şehirlerin "yerli gayrımüslim" halkıydı, eski "reaya" yani Osmanlı tabiriyle...
Adnan Menderes'in o zamanlar Altay takımında top koşturduğunu da bilmezsiniz mesela! Bu Türk takımıydı ama "asıl" izmir takımları Göztepe, Karşıyaka falan değil, iyon, Apollon falan gibi birtakım Rum takımlarıydı…
ANADOLU KÖYLÜSÜ iZMiR'i GAVUR DiYE AŞAĞILIYORDU, ÇÜNKÜ iZMiR ŞEHRiNiN iÇiNDEKi HIRiSTiYAN VE YAHUDi NÜFUS, MÜSLÜMAN NÜFUSTAN FAZLAYDI!
Güney Ege bölgesinin bütününde (eski Aydın vilayetimiz) Müslüman ahali çoğunluktaydı ama merkezdeki, izmir şehrinin "içindeki" durum bunun tam tersiydi.
Yani, evet, deyim çirkin ama, bugün bildiğimiz izmir ile uzaktan yakından ilgisi olmayan o eski izmir'e bu açıdan "gavur" denilebilirdi tabii!
Acaba Yunanistan niçin Mersin'i, Antalya'yı değil de izmir'i almak istemiştir, bunu hiç merak etmemiş miydiniz?
Etmemiştiniz, çünkü Türkiye'de eğitim demek, öğretilen yalanları papağan gibi yinelemek demektir, bizde eğitimin "düşünme ve tartışma" boyutu yoktur.
Bu boyut olmadığı için de, yol kesen, soygun yapan, yani bildiğimiz eşkıya olan "efe" de milli kahraman yapılmamış mıdır? ince Memed’i devrimci toprak reformcusu yaptığımız gibi…
biz bu izmir'in "gavurluğunu" çok radikal bir şekilde ortadan kaldırdık, merak etmeyin. Kimisini kestik, kimisini kaçırdık, kimisini de Lausanne Antlaşması'ndan sonra "mübadeleyle" gönderdik. izmir'de bir tek "gavur" kalmadı. Seksen beş yıldır da yoktur.
Dolayısıyla, bugün bazı şeriatçıların izmir'e gavur demeleri yalnızca onların ahmaklığını kanıtlar.
Sevgili izmirliler hala bu lafa alınıp darılıyorsa boşuna üzmesinler kendilerini 3-5 dandik siyasetçinin lafına bakarak, istanbul'un Suriyeli nüfusu düşünülürse asıl "gavur" olarak nitelendirilmesi gereken şehrin orası olduğu söylenebilir...
Serbest fırkanın ve menderesin (hadi buna hemşehricilik diyebiliriz) ateşli seçmeninin burhan özfaturaya hem de iki dönem belediyede reislik hediye eden ahalinin bu günkü siyasi duruşu gerçekten sosyolojik anlamda incelemeye değer.