ey gavs-ı azam bizleri de taleben olarak kabul et, teveccüh eyle de nurunla tutuşsun ruhlarımız, cayır cayır yansın kalplerimiz…
nefsin iki hali
nefsin iki hali vardır. üçüncüsü yoktur. biri bela diğeri afiyet…
insanlar, başlarına bir bela geldiği zaman bağırır, çağırır, allah’ı (cc) şikayet eder.
allah’a (cc) darılır. her şeye itiraz eder. hakk’ı (cc) töhmet altına almak ister. ne
sabır bilir, ne de bir nasihatçıya uyar. yalnız kendi aklına göre allah’a (cc) (haşa)
eş bulma yoluna girer, bir uygunsuz hareket yolu bulur. öylece gider.
afiyet haline gelince; ondan daha iyisi yoktur, güler, oynar sevinir. zaman
kaybetmeden şehvet yollarına koşar. hiç biriyle yetinmez. biri eskiyicince yenisini
aramaya koyulur. yemek beğenmez. içkilerin her çeşidini sofrada bulundurur.
evinde hanımını da hemen savar, onun da yenisini arar. evini beğenmez, iyisini
arar. binek işi de çok önemlidir. daima günün en iyisini ister. elinde olan her şeye
bir ayıp bulur, hemen yenisini tedarik etmeye koyulur. böylece bütün rahatını
kendi eliyle kaçırır. bilmez ki, her şey kendisi için değildir. buna akıl erdiremeden
iyi şeylerin peşine düşer.
işte bu haller insanı yorar. elde mevcut şeylere razı olmamak, insanı her çeşit
güçlüğe sürükler. sonu gelmeyen eziyet, içinden çıkılması mümkün olmayan
felaketler bundan sonra başlar. dünyalığı var, rahat etmesi gerekirken, eliyle
keyfini kaçırır.
bundan sonra öbür alemin işi başlar. ölür, sorguya çekilir, hesap veremez. çünkü
düzenli hiçbir iş tutmamıştır. bazıları şöyle der:
– “öbür alemin ve buranın en çok cefasını çekenler, kendilerine ait olmayanı
isteyenlerdir. ve yapamayacakları işin peşinden koşanlardır.”
boş boş ezbere traş sayıklamalar lan bu kadar zavallı düşük zekalı ezberleri bu zamanda kimse kabul etmez hele hele büyük çalmalar çırpmalar olurken birileri birilerini kucağa oturturken bıbıcıklara mesajlar gider gelirken susan böylesi firavun tapınıcıları gelip böyle şeylerden bahsederlerse bunları alıp birilerine vidalı kapak değil tıpa yaparlar.