şu tipleri şeyh şıh diye kanaat önderi sayanlara çok gülüyorum. adam dergahında milleti halı üzerinde yatırıp günde 3 öğün çorbayla besliyor fakirliği öğütlüyor ama bindiği araba 7 trilyon.
Halifeler döneminde, dünyanın büyük bir bölümünü hâkimiyeti altında bulunduran Roma imparatorluğu’ndan Medine şehrine bir elçi gönderildi. Günler süren yolculuktan sonra Medine’ye yorgun bir şekilde ulaşan elçi, halifenin sarayını buldu. Eşyasını indirip atını dinlendirmek istiyordu. Zafer üstüne zaferler kazanan, adaleti ile dillere destan olan bu büyük yöneticinin, görkemli bir sarayı olmasını gerektiğini düşünen elçi halka sarayın yerini sordu.
Medine halkı elçiye, “Halifenin dünyalık sarayı yoktur ama çok aydınlık bir gönül sarayı vardır. Her ne kadar adı halife ve emir olarak dünyaya yayılmışsa da o garip bir derviş gibi küçük bir evde oturur” dediler. Daha önce hiç işitmediği sözleri duyan Romalı elçinin, Hz. Ömer’i görme merakı iyice arttı. Atını ve eşyasını bir kenara bırakıp, büyük insanı bir an önce görme sevdasına kapıldı.
Onun yabancı olduğunu ve Hazreti Ömer’i aradığını anlayan bir bedevi kadın eliyle bir hurma ağacını göstererek, “işte şu hurma ağacının altında yatan Hazreti Ömer’dir” dedi.
HEYECANINDAN TiTREDi
Elçi, gösterilen ağaca yaklaştığında heyecandan titremeye başladı. Orada uyuyan kişinin heybetinden etkilenmiş ve gönlü bir hoş olmuştu. Sevgi ve korku gibi birbirine zıt iki duygunun gönlünde belirdiğini hissetti. Şaşkın bir durumdaydı. Kendi kendine, “Ben şimdiye kadar nice padişahlar gördüm, sultanların huzuruna çıktım, ama hiçbiri beni, bu ağacın altında yatan sıradan görünümlü adam kadar heyecanlandırmadı” dedi. Saygıyla yaklaşarak elini bağlayıp beklemeye başladı. Bir müddet sonra Hazreti Ömer uykudan uyandı ve ayağa kalktı. Elçi Hazreti Ömer’e saygı gösterip, selam verdi. Hazreti Ömer elçinin selamını aldı.Korkudan yüreği çarpan elçiyi yanına çağırarak sakinleştirdi. Gönlünü alıp neşelendirdi. Karşılıklı konuşmaya başladılar. Hazreti Ömer’in içten davranması sohbetlerini koyulaştırdı.Hazreti Ömer, dışı yabancı gibi görünen o elçinin içini uyanık ve dost buldu. Onun ruhunun ilahi sırları arzuladığını sezdi. Elçiye Allah’ın sıfatlarından bahsetti. Sohbet sırasında elçi: “Ey müminlerin emiri! Ruh, yücelikler âleminden yeryüzüne nasıl indi? Sonsuzluklar âleminde özgür iken, ten kafesine neden girdi?” Hazreti Ömer: “Hak ruha efsunlar okudu, kıssalar söyledi, ruh da ilahi emirle büyülendi. Bazı şeyler maddileşince anlam kazanır. Örneğin, yağmur damlaları sedeflerin içinde inci olur. Kandamlaları ceylanın karnında misk kokusuna dönüşür. Ekmek sofrada cansızken, insan vücudunda neşeli bir ruh kesilir.”
BU FOTOĞRAF ASLINDA
KOCA SARAYLARA RAĞMEN NEDEN HEYBETiMiZLE ELÇiLERi TiTRETEMEDiĞiMiZi ANLATIYOR.
not: gerçi gavs hazretleri uçabildiği ve zaman içinde dahi seyahat edebildiği için aslında mercedese falan ihtiyacı yoktur.
sevenlerini kırmamak için biniyor.