1.'ci bölümün 45. dakikalık (özet) bölümünü izledim ve oldukça gerçekçi buldum. imam Hatipte okurken "Hitabet(hala var mı bilmiyorum?)" dersinde -en az bir defa- Cuma hutbesine çıkmak ve ölü yıkama-kefenlemeden sözlü imtihana tabi tutulmuş idik.
Hoca bir arkadaşı sıranın üstüne yatırıp nasıl yıkanacağını ve (gazete kağıtlarından) -kefen keserek- tekvinini tecrübe ettirmişti, sağ olsun - ömrüne bereket..
O kadar çok reklamı döndü ki "vatan borcudur" dedim izledim. Ahmet kural olmasaydı, yaza kadar sarkıtırdım bu borcu.
Son bölümlere doğru Baki'nin gittiği köyde kurulan toplantı bölümünde çok güldüm. Oyuncuların Gülmeden güldüren diyaloglarını çok seviyorum. Baki'nin melankoli halini fazla buldum. Kendini insanlardan soyutlayıp, yalnız ve mutsuzum demek bana şımarıklık geliyor. Yaşadığı geçmişe saplanmış ve orada da mutlu ya da huzurlu ki gerçek dünyaya adaptasyon sürecine adım atmaya irkiliyor.
Spolier vermeden de anlatılmıyor ki! Toparlarsak, minimalize senaryo ile alışık standardın üzerinde keyif aldım.
Sıradaki kilit açıldı : prens' bekleniyor.
Kadın ölünce nikah düştüğü için erkek karısının cenazesini yıkayamaz.
Erkek ölünce kadının nikahı 4 ay 10 gün daha devam ettiği için kadın kocasının cenazesini yıkayabilir.
Erkek karısı ölse ertesi gün evlenebilir. Kadın evlenmek için 4 ay 10 gün beklemek zorundadır. islam'ın hükmü budur.
Aklı yatmayanlar iddet konusunu araştırsın.
Dün basladim bugün bitirdim. Hem üzdü, hem güldürdü. Melankolik, ama beni depresif bir halet-i ruhiyeye sokmadi, aksine feel-good etkisi yaratti bende. Depresifligi ben gectim coktan kendi hayatimda. Melankoliden keyif almayi ogrendik yasaya yasaya. Bir de “düsünceler duygulari yaratir” felsefesinin cok etkisi oldu bu anlamda (bu felsefeyi keske baki’ye de ogretebilsem — yalnizliga direkt care degil, ama hayattan daha fazla zevk alarak insanlarin sana yaklasmasina vesile olabilir).
Ben begendim, konusuyla, jenerigiyle, arabeskiyle, absurdluguyle, karakterleri ve oyunculariyla, kisacasi her seyiyle. tavsiye ederim. Bir de bugun trt haber’de dizinin senaristini dinledim. Kadin ve tesetturlu olmasi sebebiyle daha bir sevdim diziyi. ikinci sezonu merakla bekliyorum.
Edit: Bu arada biraz eleanor oliphant gayet iyi etkisi birakti bende. (Yapa)yalnizligin en ic burkan tariflerinden birini barindiran bir roman, cesaretiniz varsa okuyun derim. Kitabi bitirdikten sonra cevremdeki o zaman zaman azimsadigim bir avuc insan icin sükrettim.
içinde ölü mevzusu olmasa bu kadar popüler olmazdı; ama söylediğim şeyden dizi kötü manası çıkarmayın! Dizi çok güzel. Dikimsonic yabancı dizileri tokat manyağı yapar. Neymiş efendim geys of tronsmuş gibi şişirilmiş saçma zırvalar eğer Türk dizisi olsaydı yerin dibine sokarlardı; fakat yabancı olunca ayılıp bayılınıyor. Ha, bu dediğim de TV dizilerimiz süper demek değil. Çoğunluğu çöp ötesi, o ayrı tabiki. Son olarak Ahmet ve Neslihan ölmemeliydi :-).