okuzcan henüz 15 yaşındadır ve küçük şirin bir ilçe olan memleketinde, bir lokantada garsonluk yapmaktadır. her ergen erkeğin başına gelen bir durumdur zira yaz tatilleri çalışıp, hayatın zorluklarını öğrenmek. bir garson olarak yaşadığım diyalog şudur ki:
müşteri hayvan gibi, harp hurp şeklinde önündeki kuru fasülyeyi yemektedir.
+ pilav getir lan.
müşteri dumur olmuş şekilde okuzcan'ın yüzüne bakmaktadır. şoku atlatınca bir kaç metre arkadaki patrona şikayet için yönünü döndüğünde patron daha müşteri bir şey demeden cevabı yapıştırır:
/ doyduysan duanı ette, git lan.
müşteri henüz önündeki kuru fasülyeyi bitirmeden bile parayı ödeyip çıkıp gider. öküz müşteri için iyi bir ders olmuştur bu fikrimce. o günden sonra garsonlara bırak "lan" demeyi, beyefendi bile demeye başlamıştır...
-hoşgeldiniz
+hoşbulduk kardeşim; ne var yiyecek?
-abi, kuzu kapama var; çok güzel.
+döner yok mu?
-var ama biraz yağlı, sana yaramaz; kuzu kapama getireyim mi?
+başka ne var?
-tavuk güveç var ama tavsiye etmem.
+e E?
-kuzu kapama getireyim ben.
+çorba var mı?
-var ama biraz soğuk abi; kuzu kapama sıcacık...getireyim mi?
+e, madem o kadar israr ettin getir bakalım.
Garson mutfağa gidip gelir:
-abi kuzu kapama kalmamış; tavuk güveç getireyim mi?
sprite yada seven up istemenize rağmen ısrarla fruko getirmelerinden sonra alıştığınız konuşmalardır. siz ne derseniz deyin onlar kafalarına göre takılmaktadırlar.
yavuzhilmi bir gün yemeğe gider arkadaşıyla yemegin sonunda gelen garsona derki bırak kendi pisliklerimi ben kendim çöpe atarım bunu duyan garson teşekkür eder ve gider...yavuzhilminin yakın dostuyla birgün çalışırken gelen bir müşteri dostuna:bu ne diye sorar..dostu:tas kebabı der..müşteri:bunu neyle veriyorsunuz der..dostu:tabakla..müşteri:hadi canım der..dost:şaşırır...
- ne alırsınız?
- buçuk kıymalı yumurtalı.
- ayran, kola? (ben bu soruya tav olmuştum)
(ve tav olduğumdan)
- fanta! (pis pis gülmekteyim)
adam dumur olur gider.
3 gün aynı düyaloglar...
ardından...
- ne alırsınız?
- buçuk kıymalı yumurtalı.
(adam artık kendini zorlayarak)
- ne içersiniz? (içinden pis pis güldüne eminim o adamın)
(ama hayvan terli yemez)
- ne var? (bu sefer gülme sırası bende)
- ayran, kola?
- fanta!
bir barda garsonluk yapmaktayım, bu olayda geçen cuma başıma gelmiştir. hanım kızımız bir bira istemekte ve 10tl vermektedir ve ben geri üstü ona 5 tl götüreceğimdir. barın sahibi, 5 tl yerine böyle karton kağıtlar vermekte maksat bir daha bira alsın para harcasın işte.
-hanımefendi buyrun.
-bu ne böyle karton bu?
-evet bu 5 tl yerine geçmekte, bir bira daha alabilirsiniz.
-neden ki ben belki çorba içeceğim çıkışta, çorbacıda geçmeyecek şeyi neden veriyorsunuz bana?
-tamam hanımefendi hemen değiştiriyorum.
beğenilmeyen bir tavır ya da konuşma gerçekleşmesi durumunda teşekkür ederek mekandan çıkılması hadisesine vesile olur.
muhtemelen olayı farkeden mekan sahibi s*kertme işlemi yerinize etkin şekilde gerçekleştirmekte.
Kafedeyiz arkadaşlarla oturuyoruz. pasta sipariş edelim dedik. sipariş edeceğimiz pasta da karaorman muz diye bir şeydi.
-ıı ben şu karaormandan alayım. bir de wifi şifresini rica etsem*
+tabi efendim. karaorman.
-ya yok şifre.
+karaorman.
-şifrede mi karaorman? (saf saf tabi)
+evet efendim. demisti gülerek.
Baya utanmıştım. o ara biraz dalgınlığıma gelmiş. yani yoksaa. **
- Pardon?
+ Buyurun?
- Buraya ilk kez geliyorum da, tavsiyeniz nedir
+ En amour retinnue ve yanında kırmızı şarap tavsiye ederim.
- Hıı şey o zaman çok güzel, siz şey yapın ondan bana şey edin.