yemeğin adı tuhaf olunca değere bindiğinden midir, yoksa daha lezzetli olacağından mıdır nedir, bu tip garip isimli yemekler her yere yayılmaya başladı. bir gün mahallenin kebapçısında ''adana usulü marine edilmiş juyeo parçacıklı wrap'' görmekten korkuyorum. bildiğin eşek eti dürüm lan.
ayda yılda bir dışarı çıkıp sosyalleşelim, iki insan görelim, medeni olalım diyoruz, burnumuzdan getiriyorlar. aslında dışarı çıkmayı da sevmeyen biriyim, başlarım sosyalliğine ama işte hatun kısmına böyle diyemiyorsun. kız sana hadi şuraya gidelim dediğinde gidiyorsun, elin mahkum. emir büyük yerden olduğundan itiraz edemiyorsun. hem gitmeyip ne yapacaksın? bütün gün trip çekmeye değer mi? kız tutturmuş ''bilmemnerede güzel bi yer açılmış, gidelim'' diyor, seve seve gidiyorsun.
neyse vardır bi bildiği diyerek gidiyorsun dediği yere. sen daha oturmadan garson fıtı fıtı hemen gelip atıyor seni bir köşeye. tutuşturuyor da eline menüyü. daha masaya yerleşmeden ''ne arzu ederdiniz?'' diye başlıyor baskı kurmaya. ilk sayfa, ikinci sayfa derken adam elinde kalem bekliyor. acele edeyim de beklemesin derken gözünün önüne garip garip yemekler geliyor. işte asıl stres burada başlıyor. menüye bakıyorum süper güzel iştah açıcı resimler var, yanına bir bakıyorum ''le petit oweaqas usulü hederet ül pilav''. ee bu nasıl okunacak? neyse, zaten resimdeki kadar güzel değildir diye başka yemeğe bakıyorum, arada da tanıdık bir şeyler arıyorum. pat karşıma owaquzzi soslu toruk çıkıyor. başını karambole getirsem gerisi kolay diyorum ama ortam kalabalık değil, ne desem duyulacak. zaten soslu toruk desem gelir diye düşünürken alt satırda iguqneaer soslu toruk çıkıyor. artık soslu toruk da sipariş edemem, adam hangisi derse sıçtım. bari kız önce söylesin, ben de aynısından isterim diyorum ama o plan da tutmuyor. mousse de foies de volaille ve tereyağlı orezului üzeri hibili bişi bişi istiyorum diyor. lan ben de istiyorum desem hangisini diyecek. garson zaten bir saattir bekliyor, kesin ibnelik yapacak. sen kafana göre getir desem olmaz, kesin soyalı enginarlı bişiler getirir. adam ne arzu edersiniz diye tekrarlıyor. kinder istiyorum lan orospu çocukları diyerek masayı dağıtmayı düşlerken karşıma patates kızartması çıkıyor. evde ilgisizlikten yeşermeye başlayan patates gözüme öyle bir çekici geliyor ki sorma. bu yüce yemeğe saygılarından olacak ki ismine ellememişler. ‘patates: bildiğin patates işte’ yazıyor. bu saatten sonra yok meqqeuyel’li hindi dolmasıymış, yok göçebe apatosaurusbilluruymuş umrumda değil.
Ebe gümeci hiç yemedim ama ismi bir garip ayrıca ilk söylendiğinde adama farklı şeyler çağrıştırıyor.
Misal:
- selamualeyküm yemek alacaktım
+ tabi üç çeşit seçiminiz var.
- ne önerirsim biraz kararsızım.
+ bakın ebe gümecimiz çok gü...
- ulan ibne ben senin ebe gümeci sen kimsin laan.