küçükken babam şehir dışında çalıştığı için bi çocuk sen yalan söylüyorsun senin baban yok olsa akşam işten eve gelirdi demişti. çok uzun süre bunun buhranını yaşamıştım o zaman. ben de üzülünce hemen hasta olurum var ya yine hasta olmuştum şimdi düşününce komik ama o zaman burkucuydu. ilk o zaman gariban olduğumu hissetmiştim, kelimeyi duyarak hissettim yani hem duydum hem de öğrenerek hissettim :D bazen sırf çocukluktan hatırımda kalan zorbalıklar yüzünden çocuklara bi tiksinti duyuyorum.
Bugün eşimle konuşurken aklıma geldi bir anım.
Bir seferinde evde bir şey yok diye soğanlı yumurta yapabilmişti annem. Bende o yıllarda soğan yiyemiyordum. Yemeklerde de ayıklıyorum. Çok aç olmama rağmen hiç aç olmadığımı, çok uykum olduğunu söyleyip gidip erkenden uyumuştum annem üzülmesin diye.
staj gördüğüm geçen yıl, paramı kazağa verdiğimden parasızdım. o gün de eğitimim vardı, eve akşam gelecektim, yalnızdım ve acıkmıştım. "sabah simit yedim bari yemek yiyeyim" dedim ve sadece bulgur pilavı istedim. o gün oraya uğrayan bir adam "sizin bugün yemeğiniz benden olsun, benim karttan öderiz" demişti. çok mahcup olmuştum.
anlatayım daha 10 yaşındayım rahmetli annemi ikna ettim abimle Kozyatağı Carrefoura gittik sene 1997 vitesli bisiklet alacağız gezdik dolaştık akşama kadar hangisini beğensem abim paramız yetmiyor dedi oradan bişey alamadan eve geri döndük, semtimize geldik bi mobilyacının koltuk takımı yatak odası satan bi mağaza kapısında duran vitesi olmayan bisikleti aldık markası bile yok piyasa malı. ben ne yaptım ilerleyen zamanlarda hurdacı hurdacı gezip onu vitesli bisiklete çevirdim. onu 5 sene kullandım. bendeki bu azim sonradan gelmemiş doğuştan Allah'ın lütfu demek ki.
Canım kırk yılda bir kafede bira içmek istedi. içemeyeceğim. Plaj sandalyesini alıp deniz kenarına kurulacağım. Tekelden 2 bira bir cips alıp son limiti de böyle yiyeceğim. Aslında param var ama dolar'da ve borsada. Bozdurmak istemiyorum.
Neyse ki kiram yarın yatıyor.
Uzun zamandır, garibanlık anım olmamıştı. Bunu buraya yazayım dedim. Duygulandım bir an.
küçükken ege internet isimli bir internet kafe vardı. saati 1 tl olduğu zamanlar. 6. sınıf. başlarda oraya alışmadan önce giderdim otururdum. vakit dolunca kalkardım. ama sonra öyle bir bağımlısı oldum ki sürem dolduğunda kalkıp başkalarını izlemeye başlamıştım. 1 saat oynuyorsam 5 saat oyun oynayan milleti izliyordum. bu durum 1-2 yıl devam etti. çok ezik hissettirmişti saatlerce oynayacak parası olmamak. 4-5 saat oynayan tipler hep çok zengin gelirdi gözüme. bizimkilere derdim işte eve bilgisayar alın. hangi parayla derlerdi.
bir laptop vardı ama büyük kardeşlerimden birindeydi o da farklı şehirdeydi. arkadaşlarımın hepsinde bilgisayar vardı ve beni davet ederlerdi. cennette gibi hissederdim öyle günlerde. zaman geçmesin isterdim.
8. sınıfta o laptopu bana bıraktılar ve lise1'e kadar her gün 12 saate yakın bilgisayarda vakit geçirdim. ancak sonra bozuldu. yine bilgisayarsız kaldım yenisini almadılar. bu sefer de lisedeki günlük harçlığımın tamamını kenara koyup günde 5-6 saatimi kanki net isimli kafede geçirmeye başladım. aç kalıyordum bilgisayar oynamak için. lol'ü yeni keşfetmiştim. orada şahit olduğum varoşluk seviyesi ve argo konuşmalar, küfürler, insanların sapık davranışları asla hayatımdan silinmeyecek izler bıraktı bende. 11. sınıfta bir arkadaşımın internet kafeye gitmeyi bırak alkol alalım demesiyle yine birkaç yıl ara verdim internet kafeye. ancak üniversiteye yeni başladığımda dersler o kadar bunaltıyordu ki... bir de ütopya online isimli siteden günde 100 tl kazanmaya başlayınca 2017'de günde 10 saatlik mesai internet kafede oyun başında tekrar başladı. ama neyse ki fazla sürmedi 1 ay filan sonra iphone7 aldım ve mobilden devam ettim oyun kariyerime. mlbb aov vain glory ne çeşit moba varsa mobilde oynadım ama artık hepsi geride kaldı hiç oynamıyorum.
çocuğum, kolejden çıktım, babamın mercedesine binerken pek bi hüzünlüydüm, yolda "baba" dedim, biliyor musun ben çok üzgünüm. nen var kuzum dedi purosundan bir fırt çekerek. dedim herkesin evinde comodore 64 var, ben hala zx spectrum ile takılıyorum. bir bana bir yola baktı. sonra yolda uzak bir noktaya gözünü dikerek "az kaldı yavrum, apple diye bi şirket kuracam, buraların bir numaralı teknoloji devi olacam, bitirecem hepsini" dedi. O sırada araç ufak ufak bi yukarı bi aşağı iniyordu. camlardan görünen dışarısı adet bir resim tablosu gibi ve bulanıktı. O gün babamın bir kahraman olduğuna karar verdim. arabayı bahçeli villamızın garajına çekmeden beni indirdi. gülümseyerek yüzüne baktım. bir comodore 64 üm yoktu ama bir babam ve umudum vardı.
Lisedeyim arkadaşlarla gidelim dedi okul gösterisi var. Stadyumda. Gittik okul görürdü. Milli bayram galiba. Cep delik cepken delik. 2 dolmuşla gidebilirim eve. Cebimde bı dolmuş parası. Taaa anasının örekesinden yürüdüm. Öğlenin sıcağı. Beynime güneş geçti. Yolumun üstünde Shell istasyonu vardı ordan su içtim. inşAllah Kuyu suyu değildir. Neyse geldim, durağa eve dolmuşla döndüm. Ne fakirdim
Güzel bir gün ve otobüs bekliyorum… güzel güzel giderken baktım biri bindi otobüse.. adam bağırdı kartım yok diye ben de baktım adamın cübbesi varmış. Dedim ki: adam avukat bari rezil olmasın dedim kartımı verdim. Kartımda son 2lira vardı o da dönüş .. oysa ki para verir diye vermiştim kartı neyse geri getirdi kardeşim 25 krş var al dedi. neyse sözlük eve yürüyerek gittim. 3km yol.
6. Sınıfa gidiyoruz, sınıf arkadaşımın doğum gününe çağırdılar sınıfça gittik. G. de orada. G. de öyle güzel ki sırf çalşkan diye okul 3.Sü olmuşum sözel derslerde. Neyse işte erkekler içerde, kızlar mutfakta bir şeyler hazırlıyor. Biz de Muhabbet ediyoruz erkeklerle. Tartışmalar gülüşmeler falan. Ben gelen sorulara kaçamak cevaplar falan veriyorum sınıfın en güzel kızı tarzı sorular geliyor. G. Dediler kızardım oooo falan çektiler. Sonra bir baktık g. Bizi dinliyormuş balkonda.
Neyse çıktık evlere gidiyoruz, hemen atladılar g. Beraber gidelim mi falan. Yok dedi ben giderim. Vedalaştık herkesle. G. geldi bana dedi ki beraber yürümek ister misin? Bir mutlu oldum, bir de çocuğum tabii. Olur dedim konuşarak yürümeye başladık. Şehir de küçük 15 dkda vardık. Sonra dönercinin önünden geçiyoruz. Dedi ki ben acıktım döner yiyelim mi. Eli cebe attım 750 bin var. Döner 1 milyon 250 bin. Kendime çok kızdım para yetmiyor diye. Bir şeyler geveleyip yok dedim. Ailesi çalıştığı için ben yemek zorundayım dedi ama biraz daha yürüyelim dedi. Yok sen yemeğini ye deyip koşarak gittim eve.
Sonra 2 ay sonra babasının tayini çıktı gittiler. ne ben g. Yi gördüm ne o beni hatırlar.
anneannesi almanya'da yaşayan bir arkadaşım vardı. ona ayıcıklı jelibon getirirdi almanya'dan. o da bana sadece bir ya da iki tane verirdi. marketlerde yoktu o zamanlar jelibon. o nedenle kocaman insan oldum bazen ayıcıklı jelibon alıp yerim ve yerken çocukluğum aklıma gelir.