"... hayali gerçek, hayatı mecaz olmaya görsün insanın. aman ki düşmesin düş'lerine."
her yaşta, yaşadığımız her olumsuz olaydan sonra muhakkak, "zor zamanlar geçiriyorum' hissine kapılmışızdır. yani totalde gerçekçi bir adamım, 'ay chok zordayım, ölöyöröm yö' demiyorum. hayat her an karşımıza gücümüzü sınadığı bir şeyler çıkarıyor. ve genelde de zorluk derecesi katlanarak artıyor. bağışıklık kazanıyorsak demek, her birinin de üstesinden bir şekilde geliyoruz. ya da gelemiyoruz ama, ölmüyoruz da işte.
şu an size anlatmak isterdim aslında, öyle eften püften şeylerden nem kapmadığımı. derdimi anlayacağınızı düşünerek anlatmak isterdim, anlamanızı umarak. ama anlamanızın benim 'ummamın ötesini geçemeyeceğini bildiğimden anlatmıyorum.
"Daha sonra kendini öldürdü, hem de en sevdiklerine nasıl en fazla acı çektireceğini hesaplayarak..." -Franzen'dan, Wallace için
servis şoförünün yoldan geçen sarı kediye aynı garfield a benziyo demesiyle, hemen hemen her kitleye hitap ettiğini anladıgım kedi.cocuk olsun şoför olsun herkes sevio onu yerim onu mırr
zirve nasıl geçti diye sorduğum herkesin, siyaset konuşmaları yüzünden yıldığını söylediği yazar.
ulan adamla nerdeyse 1 yılı aşkındır görüşmüyorduk, görüştüğümüz ilk fırsatta (kısıtlı sürede hem de) siyaset konuştuk.
allahtan seçimden sonra konuştul zira az kalsın beni hdp ye oy vermeye ikna edecekti.
pek anlaşamasak bile siyasi görüşlerimiz zıt olsa bile hayatın dikenli taşlı topraklarında yürüyüp bugünlere gelmek adına aşağı yukarı aynı kaderi paylaşmamızdan mütevellit ayrı sevdiğim angara bebesi. o da benim gibi büyüdüğünde çok küçükmüş. hayat bize acımasız davranmış be sinan ama biz yolumuzu bulmuşuz yine de her şeye rağmen. varsa buralardan özlediğin bi şey yollayım iki dakikada. ama sakın kargoyu geri çevirme olmaz mı?