bugün sanırım 10 yıl aradan sonra tekrar izledim.. cameron diaz, leonardo di caprio ve daniel day lewis hepsi döktürmüş.. filmde olup da o zamanlar tanımadığımız bir çok oyuncu da varmış.. hey gidi.. 10 sene önce çok severdim bu filmi şimdi izleyince tekrar sevdim güzel bir film ve imdb puanını sonuna kadar hak ediyor..
başrollerini Leonardo DiCaprio, Daniel Day Lewis ve cameron diaz'ın paylaştığı yönetmen koltuğunda Martin Scorsese'nin oturduğu amerika'nın tarihinden önemli bir kesit olan; 1800'lü yıllarda new york'ta yaşanan çete savaşlarını ve nüfuz mücadelesini konu alan 2002 yapımı başarılı bir dönem filmi. geniş ve karmaşık bir zaman dilimini işlediği için filmde aceleye getirilmiş bazı sahneler mevcut. ancak yine de bugün günümüzün en popüler ve gelişmiş kentlerinden olan new york'un tarihine objektif bir anlatımla ışık tuttuğu için değerli bir yapım olduğunu düşünüyorum. ayrıca kapanış sahnesini de çok başarılı bulduğumu belirtmeliyim. bu arada bu filmin Martin Scorsese'ye En iyi Yönetmen Altın Küre ödülü'nü kazandırdığını belirtmeden de geçmeyelim.
Çoğu kişinin aksine sıkılmadan izlediğim Scorsese filmi. En çok etkilendiğim öğeleri ise atmosferi ve müzikleri. Görüntü yönetmenini de burada ayrı tebrik etmek istiyorum. Filmin introsunda ki o şahanelik ve filmin bitişinde ki yalın, epik gösterimler ağzımı açık bıraktı. Zaten filmin içerisinde öyle görüntüler var ki takdire şayan. Kamera geçişlerini mi dersiniz artık yavaşlatılmış sahneleri mi dersiniz bilemem. Ne derseniz deyin, neyi eleştirirseniz eleştirin bunu eleştirmeyin..
Kurgusu da çok iyi olmasına rağmen finalde ki artık olayların bitişini yansıtan sahnelerin daha iyi işlenmesini beklerdim. O kısmı bana biraz basit ve karambole gelmiş gibi hissettirdi. Bunun dışında filmin içinde birçok kaos, kargaşa ortamı da kafa karışıklığına sebebiyet verdi. Ancak bakıldığında aynı kargaşanın yansıtılması güzel olunca da tadına doyamadım desem yalan olur. Senaryosu her ne kadar klişe gibi gözükse de tiyatral anlatımıyla birlikte iyi yoğrulmuş bir film izleyeceğinizden emin olun. Şahsen 2 saat 45 dakikanın nasıl geçtiğini anlamadım.
Gelelim oyunculuklara.. Daniel Day-Lewis olağanüstü iş çıkarmış. Bunu abartmadan söylüyorum ki abartsam ne olur siz düşünün. Oscarlık bir performans sergilemiş. Filmde kötü karakter gibi gözükmesine rağmen ona karşı kin, nefret duygularını yaşayamadım. Biraz da efendilik ve adamlık anlayışını sergileyen bir düşman olmasından kaynaklıydı sanırım. Oyunculuğuyla hayran bıraktı. Leonardo DiCaprio ise her zaman ki yere bakan yürek yakan tavırlarıyla mest etti. Çok iyi, yerinde zirveleri var oyunculuğunda. Ancak bunu akademiye kanıtlayıp Oscar'ı alman için ne gerekiyor bilemiyorum Capriocum.. Gelelim mesleğine porno sektöründe başlayıp sonradan beyazperdeye akan Cameron Diaz'a.. Kendisini pek etkileyici bulamadım. Tam anlamıyla karakterinin ağırlığını yansıtabildiğini düşünmüyorum. Zaten kendisinin başlı başlına bu rollerin kadını olduğunu düşünmüyorum. Scorsese de bunu anlamış olsa gerek yiyişmeli sahnelerde kendisinden bolca yararlanmış. Oralarda iyiydi işte bak!!
Filme yapılan olumsuz yorumları aldırmayıp önyargısız başlarsanız bu filmi sevmemeniz için bir neden göremiyorum ben. Şimdi filmden alıntıladığım muazzam son sahnelerini paylaşmak istiyorum.
hemen başındaki çete savaşında savaş filmlerinde görmediğiniz kadar vahşilik görebileceğiniz film. liam neeson hakkın rahmetine kavuşmuştur 10 dakika geçmeden. keşke sean bean oynasaymış o rolü. o daha alışkın ve daha güzel ölüyor. *