şampiyonlar liginde 0(Sıfır) puan almış bir takımla oynadığınız maçların derbi sayıldığı bir ligde* uefa kupasını ve süper kupayı kazanmış bir takımın taraftarı olmak ne demekse işte o duygu, o ayrıcalıktır.
2 farklı kaynaktan gelir: birincisi malum köklü ve dünya çağındaki futbol takımımızdır, bu takımı destekleyen taraftar zeki, enerjik, keyifli ve yaratıcı (çarşı taraftarı kadar olmasa da) bir profile sahiptir. GS, sevilesi, desteklenesi bir takımdır. Bir diğer kaynak gs lisesi'dir. Yine köklü ve önemli bir öğrenim kurumu olmakla birlikte okuldan gsli olanlar kibirli, antipatik, sorunlu ve şaşırtıcı biçimde iletişim özürlü olurlar. Hele mezun olup, hayata atılıp, cemiyet ortamına girip çıkma yaşına gelip geçtikten, yani sözde olgunlaştıktan sonra, cinsiyet farketmez, iyice çekilmez olurlar. Kişi hem okuldan hem de desteklediği takım açısından gs'li olursa durum karmaşıklaşacaktır.
galatasaray; ben onu değil, o beni tuttu.bi daha da bırakmadı.pişman değilmiş bi daha olsa yine yaparmış...onurdur bana...
-bileğimi kessem kanım sarı-kırmızı akar- geyiği, bir kere biyolojik olarak namümkün. ancak, hadi oldu diyelim,yaptım bi manyaklık ve kestim bilekleri,işte o zaman akan kan,tenimin sarısıyla birleşip eninde sonunda o muhteşem kombinasyonu oluşturacaktır.
çok tribün ağzı oldu di mi..futbolun güzelliği de bu ama.konu sevdiği takım olunca, insan bi garip oluyor,daha bi serseri oluyor, kelimeleri süsleme ihtiyacı hissetmiyor.daha bi harbi oluyor.harbiden.
galatasaraylılık hususunda yalnız bir tek konudan hiç hazetmiyorum,o da; kendi içerimizdeki liselilerin, * elitist faşizan tutumları... takımın köküne dayanan liseye saygım ve sevgim sonsuz ama onlar da sadece kendilerinin bu takıma sahip olduklarını düşünmesinler..
ben de varım o da var bakkal mahmut amca da var şarkıcı kenan da var evhanımı ayşe teyze de var, genetik mühendisi jale de var,* bilgisayar mühendisi meriç de var,kebapçı celal da var..varoğluvar-oğlu-var yani..kimsenin tekelinde değil bu takım...ama öyleymişcesine hülyalara dalanlar ve geriye kalan milyonlarca taraftara biraz yukardan bakanlar var...
abdurrahim albayrak'ın yönetime aldırılmaması sebebiyle kızgınım bu faşolara.neyse tatsız bi konu bu.uzatmayım...
güzeldir galatasaraylı olmak.misal,yaşıtların henüz bi kız eli tutamamışken, en ateşli geceleri yaşamak gibidir desem kızar mı acep renktaş olmayanlar.kızarsa kızsınlar. galatasaraylılık biraz da budur.kızdırma hakkına fazlasıyla sahip olmak.. (bkz: mazi)
ancak mazi yerine şiddetle önümüze bakmamız gerekenler zamanlardayız ; eskiden john,manuel,federico,markus, rossinati, tolstoyuschenko * ,mikitalidis..vs vs vs ile muhatap olurduk,ancak neden sonra döndük yine aliyle,ahmetle,receple,mahmutla diyaloğa girmeye...internasyonel vizyonumuzu acilen geri kazanmamız gerek...
galatasaraylılık...anlatmaya çok da gerek yok aslında...bilen biliyor.
olanla övünmektir.
yapacaklarının vaadleri ile değil yaptıklarının garantisi ile mutlu olmaktır.
dilde değil beyinde ve yürekte yaşamaktır.
kağıt parçalarına değil gurur göz yaşlarına boğulmaktır.
sözleşmeye değil armaya bağlı kalmaktır.
ilk olmaktır, tek olmaktır, ağırdır.
babadan geçen bir zanaat değil doğuştan kazanılan bir sanattır.
onların değil sadece bizim anlayabileceğimiz derinliklere hapsolmaktır.
asalet, huzur, görkem, güzel insanlar, kültür, sanli bir gecmis, avrupada degil dünyadaki gurur vesaire vesaire. aklima topragi bol olsun, jupp derwall in su sözü geliyor; galatasaray in adinin oldugu her yerde umut vardir.
ne asalettir, ne yaşam tarzıdır, ne hayatın anlamıdır, ne anlamsızlıktır, ne ölümsüzlüktür ne de erdemdir.
altı üstü bir takım tutmaktır. bu işlem size sınıf atlattırmaz. hayatınızı, neden yaşadığınızı anlamanıza yardımcı olmaz. size daha kaliteli bir hayat sunmaz. size hayatta başarıyı sağlamaz.
ayrıca bu işlemi yapmak zor da değildir, isteyen herkes olabilir.
bir takımı tutmak; bir takımı tutmaktır. 'güzeller içinde bir seni seçtim' diyip onun kazandığı maçlar da sevinip, kaybetiği maçlardan sonra üzülmektir ama hiç bir zaman bir hayat felsefesi değildir. ben insanların 'şerefim sensin, onursun, gurursun, erdemsin' demesi nasıl bi ruhsal travmaya denk geliyor bilmem, bilemem.
ayrıca birileri şu anda; erdem nedir? toplumun bana dayattığı, iyi insan olmam için öğütlediği şeyleri yapmam mı erdemli yapıyor beni? gibi şeylere kafa yorarken, birileri çıkıp 'galatasaraylılık erdemdir.' diyorsa ben de yaparım 'çeşit çeşit insan var lan' geyiğini. hiç de gücenmem. *
her takım insanlar için bir anlam ifade eder ve o ruha sahip olmak için de inanmış olmak yeter. galatasaraylılık aslında insanın kendinde olan iyi huy ve erdemleri tüm taraftara yüklemektir. içimizdeki irlandalılar bu grubun haricindedir. türk olan her takım avrupa'da mücadele ettiğinde gururla göğsünü kabartabilmektir aslında galatasaraylılık yoksa sırf gıcık olduğumuzdan fener yerine kalkıp yabancı bir takımı desteklemek ne galatasaray ruhuyla ne de türklük gururuyla örtüşür. galatasaraylılık her daim ezeli olan rakibiyle ebedi dostluk kurabilme erdemidir.
galatasaraylı dogmak ve galatasaraylı olmek demektir, manen asla olmeyecek bir ruha sahip olmaktır, zevkten aglamak, cıldırmak demektir, ali sami yenin onunden gecerken gogsunun kabardıgını hissetmek demektir belki de sadece tarih yazmaktır.
avrupa çapında bazı mutlulukları yaşayabilmiş olmaktır. ki onlar olmasa da takımını sevmektir,sahip çıkmaktır. takımı bazen kazanamamış olsa da ona gönülden bağlı olabilmektir. ha bir de takımının parasıyla övünmemektir. şimdi ahaha zaten galatasaray'ın zaten paranız yok derseniz, olsun yaşattıkları güzel anlar, mutluluklar bile yeter galatasaraylıya.