an itibariyle yaşadığım durumdur, 8. olmaktan mütevellit bünyem gerilmemiştir. taraftarların fazlaca bağırmaları içimi acıtsa da olsun be sözlük, bu sevda bitmez, galatasaray aşkıyla bekleriz.
''ilgilenmiyorum artık ezik türk futboluyla, endüstriyel futbol, allahlarından bulsunlar ühühühühühü'' diye ağladığım için sene başından beri yaşadığım histir.
nba'de boston celtics de elendi, şimdi konferans finallerini celticsli olmanın dayanılmaz hafifliği ile izliyorum. biraz garip geliyor ama alışıyor insan. *
federasyona (fenerasyon oldu bugünlerde) , paraya , yıldıza bağlı olunmadan zamanında takım olarak taraftarıyla futbolcusuyla savaşarak kazanılan şampiyonlukların verdiği gurur ve buna istinaden hissedilen rahatlıktır. bu sene kaza yapmış olsak da bu rahatlık hala içimizdedir.
ligin başından beri şampiyon olamayacağımız net bir biçimde belli idi. o yüzden gerçekten rahattım bütün sene. e aysal ın da gelişi ile iyice rahatladım dersem yalan söylemiş olmam.
insanı tüy kadar hafif kılmaktadır. Düşünsenize, şampiyonlar ligi'nde bir üst tura çıkmışsınız; ligdeki konumunuz tam istediğiniz gibi; takımda birkaç eksik olsa bile geleceğe ümitle bakabiliyorsunuz; kuşlar birbirini yolarken, yok şikeydi, anonstu, heykeldi deyip futbolu konuşmaya bile fırsat bulamıyorken, siz önümüzdeki maçın koreografisi ne olur diye merak içerisindesiniz. Biz nerdeyiz, onlar nerde. Teşekkürler ünal aysal, teşekkürler imparator, teşekkürler çocuklar.