Galatasaraylı olmak; 2 hafta önceden şampiyon olup, rakip takıma yenildiğinde şampiyon takımı yendik diye sevindirmektir ki, dünyada eşi benzeri yok. *
2 sene üst üste şampiyon olup, şampiyonluğu kendi stadımızda değil de, Kadıköy'de kutlamaktır. Böyle bir şeydir işte, adı konamaz. *
Her sene sampiyonlar ligi kurasinda ismini yabancilardan isitmeme sebep olan hadise. Galatasarayli olmasaydim da isitecektim fakat simdi daha bi onurlaniyorum bu takimi tuttugum icin. Bir de icerisinde calissaydim neler neler hissederdim kim bilir? Adnan bilir tabi kim bilcek aq. Allah mi bilcek?
ligi orta sıralarında altında bitirip, şu anda üstlerde olunca dünü unutmak
afişlerle para dilenip, şu anda iyi durumda olduğu için dünü unutmak
şikenin tillahını yapıp, şu anda resmileştiği döneme denk gelmediği için kendini temizden sayıp dünü unutmak
zamanında ali samiyen için isyan edip, şu anda devletin stadında ahkam kesip dünü unutmak
taraftarına hırsız diyen teknik direktöre sahip olup, şu anda fatih terim'i göklere çıkarıp dünü unutmak
yani kısacası bu devirde galatasaraylı olmak eşittir göt olmak. dünü unutmak
eskiden saygı duyduğum takımı bu hale getiren yavşaklar utansın ben ne utanıcam...
Real madrid'i yenebileceğine inanmaktır. Juventus'u yenebileceğine inanmaktır. herhangi bir takımı yenebileceğine inanmaktır. Yıllarca kırılamayan olimpiyat rekoru sporcuların gözünü o kadar korkutmuştur ki, hiç bir atlet rekorun kırılabileceğine inanmamaktadır. Ancak gün gelir, bir atlet rekoru kırmayı başarır. ilginç olan, ertesi yıl da aynı rekorun yine kırılmasıdır. Rekoru ilk kıran atlet, psikolojik bariyeri çökertmiştir zira. işte türkiye için bu atlet "galatasaray" dır. Rakip kim olursa olsun, taraftarın kalbinde "acaba" sorusu hep uyanır. Bu sebeple gerçekten büyük bir onurdur, sevinçtir, gururdur.
işim gereği türkiye'de önde gelen bir fransız firmasında çalıştım bir dönem.
ve o fransız firmasında, iş arkadaşlarımın çoğu galatasaray lisesi mezunuydu.
fransızca'dan dolayı.
galatasaray liseli envai çeşit insan tanıdım.
öncelikle galatasaray lisesine saygı duyduğumu belirtmek isterim.
bir nevi mason locası gibi. birbirlerini aciyip tutuyorlar.
bakın asla mason locası demedim, gibi dedim.
bu birbirlerini tutmalarını acayip takdir ettim hep.
bizim önünde düğme iliklediğimiz müdüre, bilmemne bey diye hitap ettiğimiz müdüre, gs liseli ofis arkadaşım "abi" diyordu.
neymiş, sırf aynı lisedenmiş diye. onlarda kültür buymuş. üstlere abi derlermiş.
keşke ben de böyle liseden mezun olsaydım, bu derece kuvvetli bir aidiyet duygusu duysaydım, o ayrı.
öze gelecek olursak, bu çevremdeki gs liseli arkadaşlarla futbol da konuşuyorduk elbet.
ve hemen hemen hepsi, ama istisnasız hepsi, galatasaray kulübünün kendi liselerinin takımı olduğunu, liseli başkan dışında bir başkan tarafından yönetilmelerinin olanaksız olduğunu-ki o zaman başkanları adnan polat tı- ve hatta galatasaray'ın lise dışında bu kadar popüler olmasını, bu kadar büyümesini, bu kadar taraftara sahip olmasnı istemediklerini söylerlerdi.
şaşırırdım.
ama gayet ciddilerdi. adamlar bu kadar halka inmek istemiyorlardı.
kim ne derse desin, bu bir efsane değil, bizzat yaşadığımdı. kimse de yaşadığımdan ayrı, başka bir şeye inanmamı beklemesin.
işte galatasaraylı olmak budur benim gözümde.
bir lise takımının, eğer liseli değilseniz, istenmeyen taraftarı olmak.
o liseden değilseniz, çok ta önemli değilsiniz gs'li olarak.
hatta olmasanız, onlar için daha iyi.
çok halksınız onlara göre. zira halk fener'i tutar, bjk'yi, ama gs liselerinin takımıdır.
şimdi mutlaka bazıları çıkacak buna itiraz edecektir.
gs başarılarından sonra artık halk takımı oldu diyecektir.
ben sadece anılarımı paylaştım. yaşadıklarımı.
gs liseliler olayı öyle görmüyor maalesef.
gs liseliler gözünde, takımın sahibi liselilerdir, liseli olmayan taraftar üvey evlattır, olmasa da olurdur.
o aşkı içinde yaşayan herkes galatasaray taraftarıdır. lafı geçmişken belirteyim, galatasaray lisesi galatasaray taraftarının onurudur ancak biz alaylıların karşı olduğu zihniyet liseli değil liseci zihniyettir. liseciler istese de istemese de galatasaray lisenin duvarlarını yıkmış ve milyonlara ulaşmıştır. ayrıca sokaktaki galatasaraylı boş durmuyor, kuüp içinde etkinliğimiz artıyor ve seneler boyu büyük bir sabırla uğraş veriyoruz ve elbette kongre de tam anlamıyla galatasaraylı olacak, liseci zihniyet tasfiye edilecektir. adnan polat'ın başkanken tek yaptığı hayırlı iş tüzük değişikliğiydi, zaten polat'ın ibra edilmemesinin asıl sebebi de tüzük değişikliği konusudur.
ama can sıkmaya gerek yok, giderek ufak ufak olsa bile çoğalıyoruz, kökünü kazıyacağız o lisecilerin!
liseli olmayan veya istanbul'da bazı semtler oturanların dışında seçimdir başka bir şey değil mesela bende barcelonalıyım derim hepiniz susarsınız şehir dışından hayatında hiç maçına gitmediğin takımı tutmak oluyor da ülke dışı niye olmasın