bir dünya markasına gönülden bağlılıktır. her yerde gururla söylenebilecek haykırılabilecek bir duygudur. zira gittiğim üç ayrı kıtada üç ayrı ülkede bu sarı kırmızı formayı giyen çocuklar gördüm. tarif edilemez bir heyecandır. *
gururlanmanız için haginin isminin anılmasıdır.koyu fenerli olan babayı bile aglatabilmektir galatasaraylı olmak, kara para aklamadan getırtmektir en iyi yabancı futbolcuyu ülkeye, gerekirse futbolcunun kendi cebinden çıkarıp para vermesidir genç takıma galatasaraylı olmak, aglamaktir sevinçten, üzülmektir çaresizlikten galatasaraylı olmak. dedenin her yendigi maçta para dagıtmasına çocuklara yaşlı gözlerle bakabilmektir, kızların ofsaytı ümit karan'dan ögrenebilmesidir.
tesadüflerle alındı denilen kupanın söke söke alınıp müzede durmasıdır galatasaraylı olmak.
devlet tarafından peşkeş çekilen arazinin üstüne kondurulacak stadı heyecanla beklemektir galatasaraylı olmak.. kara para aklamadan, kaynağı bilinmeyen & açıklanamayan paralarla getirmektir yildiz futbolcuyu ulkemize.
kendi kulübüyle ilgili açılan her başlığa ezik rakiplerinin atlayarak entry girmesini izlemektir. gecekondu stad inşaatıyla sözde mabed dikenleri gülerek izlemek, her türlü yasal dayanağı açıklanan stadına hala "peşkeş" diyenbilenleri muhatap kabul etmemektir.
tek büyük kulübün taraftarı olmaktan gurur duymaktır.
yeri geldiğinde dört bir yanı bayraklarla donatıp sabahlara kadar marşlar söylemek, yeri gelip aptal yerine konulduğunda federasyondur, yöneticidir, fair- play' dir takmayıp isyanını en sert biçimde dışa vurmaktır.
anlatilmaz yasanir.. hal-i hazırda 55.000 kisilik stadi olana "bizi kiskaniyolar" diye bok atabilmektir. "bu paralar nerden geldi" sorusuna "tabi feldkamp'in floryada olmasi bizi rahatlatiyor" diyebilmektir basin toplantilarinda.. 10 sene stad inşaatı maketiyle gezinip bununla gurur duyabilmektir...
stadında başka 2 kulübün oynadığı final karşılaşmasında, başka bir takıma verilen kendisi ile ilgisi olmayan bir kupa değil, kendi kazandığı ve müzesine koyduğu kupayı getirmektir.
stadında uefa kupası finali oynandığı için gurur duyanlara gülmek, o kupadan hal-i hazırda kazanmış olmaktır.
stadıyla değil başarısıyla gurur duymaktır.
stadına inşaat sırasında tuğla taşımak yerine, avrupa'dan kupalar taşımaktır.
sadece türkiye'de değil avrupa dahil olmak üzere bütün kıtalarda taraftarı olan bir takımı desteklemektir. tabi bu kıtalardaki insanlara türk olmayan taraftarlar da dahildir. herşeyi bir kefeye koyduğumuzda stad, para mı yoksa başarı, gurur mu deseler hiç düşünmeden başarı ve gururu seçmiş taraftar olmaktır.
avrupa'dan ağırlayacak rakibi de, bu rakibin geleceği stadı olan kulübün taraftarı olmaktır.
ayrıca tencere kıvamına gelen çoluk çocuğa standart boyutlardan daha irice kapaklar takmaya alışmış insanlardır. rakibine dersini vermekten her alanda bıkmakla beraber bundan usanmamıştır. şöyle ki galatasaray müzesi vardır ve hatta dünyanın ilk kulüp müzelerindendir. detayları şu şekildedir:
ilçe: Beyoğlu
Adres: Galatasaray Lisesi istiklal Caddesi Beyoğlu
1868de Galatasaray Lisesi Tanzimat hareketi yönunde tekrar kurulduğunda, 3. Napolyonun hediyesi olan Tarih-i Tabiiye Müzesinin mektepte tesisiyle Galatasaray müze mevhumuyla tanıştı. 1909da konferans salonunda Fransızca konuşularak yapılan Klüp Genel Kurulu, "Mektebimizin bir köşesinde hatıralarımızı saklayacağımız bir müze" tesisini amaç olarak belirtti ve 1913te Kalamışta Galatasaray Klübü`ne tahsis edilmiş merkez binasında müzeyi tesis etti.
1918de Birinci Dünya Harbinden sonra istanbul`un işgalinde bina Galatasaray¹dan alınınca müze eşyaları Ali Sami (Yen) Bey tarafından bir zabıtla, korunmak üzere, mektep müdüriyetine teslim edilerek işgal ve Milli Mücadele sırasında burada muhafaza edildi.
Cumhuriyetten sonra mektebin konferans salonu yanındaki fuaye, sonra resimhanede muhafaza ve teşhir edilirken Atatürkün ziyareti gerçekleşti ve resmini imzaladı. 1942`de Recep Peker başbakanlığındaki hükumet mektepte ayrı bir müze binası yaptırılmasına izin verdi. O zamanki Istanbul Valisi Lütfi Kırdar, bahçe önündeki binaları istimlak etti ve gerekli tahsisatın oluşturulmasına başlandı. 1970 yılında bugünkü mektep girişine eklemlenmiş bina tamamlandı ve Galatasaray Müzesi buraya taşındı.
Mekanın temininden sonra müze faaliyeti ve teşkilatı 3 esasa dayandı: 1- Müze eşyasının korunması 2- Müzeye devamlı yeni eşya temini. (Her yıl Ekim ayındaki kuruluş yıldönümünde klüp, o yıl kazanılan kupa ve ödülleri müzeye teslim eder. Ayrıca Galatasaraylılar ellerindeki belge ve eşyaları da müzeye teslim etmektedirler.) 3- Kültür değeri olarak müze konu ve kapsamını kamunun bilincine aktaracak teşhiri yapacaktir.
Klüp başkanının atadığı bir heyet tarafından yönetilen müze, Galatasaray Lisesi ve Spor Klübü`nün ortak müzesi kimliğindedir. Herkese açıktır ve giriş ücretsizdir.
rakip takımın bayrağını kesen, mağazasını kendi takımının renklerine boyayan eşkiyalarla aynı takımı tutanların ağzına almadan önce üç kere tövbe etmesi gereken bir duygudur.
türkiye denince akla gelen ilk şey olan takımın taraftarı olmaktır. 97-2001 yılları arasını her şekil mutlu geçirmektir.Aynı zamanda rakip takıma laf atmadan başarılarıyla övünmeyi bilmektir. Zira türk takımlarının çoğu rakibine üstünlük sağladığı şeylerle övünmeyi bilirken galatasaray taraftarı avrupa'yı dizleri üstüne getirmeyle övünür. Bu farkı hissetmektir galatasaray taraftarı olmak.
Kendi başkanına, kendi taraftarına, kendi camiasına saygı duymayan, kendi taraftarına çapulcu diyen yöneticiler tarafından hak edildiği gibi yönetilmektir galatasaray taraftarı olmak.