4 kez üst üste şampiyon olmak, aynı dönemde türk futbol tarihinde bir ilki gerçekleştirerek uefa kupasını ve süper kupayı kazanmak, ertesi sezon şampiyonlar liginde çift gruplu sistemde çeyrek final oynamak (ezeli rakibi bunu bir kez, o da tek gruplu sistemde yapmıştır) ertesi sezon büyük oyuncularının neredeyse tamamını kaybetmesine rağmen şampiyonlar liginde ikinci tur gruplarına kalmak gibi tesadüfi! başarılardır. şimdi liseli ergenler "aldığınız bir uefa kupası, kafamızı şişirdiniz ulen" diyebilirler. ama onun ardından gelen başarılar da var. işte böyle de çekilmez bir kulübüz uzun lafın kısası.
galatasaraylı oyuncuların özverilerine mücadele azimlerine tesadüf demek haksızlığın daniskasıdır. Kimse o kadroya laf söyleyemez. Ancak yönetim açısından aynı şey söylenemez. Arif olsun okan olsun suat olsun her transfer dönemi takaslarla anılırdı, yöentim bu futbolcuları atıyorum anadolunun yıldız adaylarıyla takas etmeye hazırdı, örneğin okan yılmaz için hem ergün, suat gibi oyuncuların teklif edildiklerini ama karşı tarafın kabul etmediği gibi haberleri sıkça okuduğumuzu hatırlarım. ayrıca popescu, taffarel ve hatta hagi ilk istenen oyuncular değildi, örneğin stingaciu alınamadığı için kaleciliğe ara vermiş taffareli aldık, mehmet scholl u istedik popescuyu aldık, yıldırayı istedik alamadık, mecburiyetten gençlere emre belözoğluna yöneldik, hagi geldiğinde burun kıvıranlar çok oldu. ancak bu oyuncular öyle bir denk geldi ki işlerini çok çok iyi yaptılar beklentileri aşıp gururumuz oldular, ama bunun bir yönetim vizyonu olduğunu söylemek çok zor. zaten yönetimin beklemdiği olaymış ki avrupa kupaları paraya dönüştürülemedi, kadro dağıldı. idari yönden bakardak Aziz yıldırım tesadüf demesinde hakllık payı var , ancak söyleme niyeti oyunculara ve maçlara ise hiç bir şekilde haklı değildir.