kuşkusuz ve tartışmasız doğru olan önermedir. bundan şüphe duymak düpedüz hatadır, art niyettir. şimdi bu güzide kulübümüzün nasıl tertemiz olduğunu gelin hep birlikte değerlendirelim, ispatlayalım.
türk futbolu, son derece 'şerefli' spor ögeleri olan direnç arttırıcı ilaçlar ve 'kuvvet iğneleri'yle rahmetli derwall'in 84te gelişiyle tanıştı. şüphesiz ki bu doğu alman menşeili rekabet biçimi son derece naif ve futbolumuzda sıçrama etkisi yapan bir unsurdu.
1992-1993 sezonu son maçı. şerefli galatasaray ile beşiktaş averaj hesaplarında. bu maçta ankaragücü kalecisi rade zalad şanssız bir gün yaşayıp 34 dakikada 5 gol yiyor, maç 0-8 gibi bir skorla bitiyor. ergun gürsoy'un ankaralı ihtiyaç sahiplerine gönderdiği tofaşlar ankaragücü yönetimi ve zalad'a gönderildi diye yaygara koparılıyor. şerefli galatasaray 'alnının akıyla' şampiyon oluyor. 'e zaten beşiktaş da 6 almıştı bunlara' yorumu da yeterli; fenerbahçe'nin son maçta yendiği sivas daha geçtiğimiz sene şampiyonlar liginde final oynamışken bu yorum yapılmaz mı?
1996-2001 dönemi... 'halk kahramanı mehmet ağar' yakın dostu fatih terim'in yanında boy göstermeye başlıyor, soyunma odası basıldı diye ortalığı yıkanların soyunma odasında bu kahramanı hakem gördüğünde kendini ne kadar güvende hissedeceğini muhakkak bilecektir. federasyon başkanı büyük galatasaraylı haluk ulusoy türkiye'de adalet dağıtarak galatasaraylı duruşunu gösteriyor, sahada hagi'den dayak yiyen hakemleri gerektiği gibi cezalandırıp federasyonun tüm kurullarında 'şeref' kelimesinin hakkını veriyor. sahada sırtına yumruk büyüklüğünde taş yiyen otto baric hakkında 'magnumla mı vurdular?' açıklamasıyla yüreklere su serperek galatasaraylı mizacını gururla belli ediyor. bu dönemde oynanan istanbulspor maçında 97. dakikada yan hakemin gözünün önünde gerçekleşen ve devam işareti verdiği bir pozisyonda 60 metreden penaltı çalan vahap beyaz'ın temdit penaltısı vermesiyle şampiyon olan 'şerefli' galatasaray, bir kez daha 'şeref'ini ispatlıyor.
istinye park paper moon restorantta yapılan kupa taksimleri, tarihi tertemiz galatasaray'ın gurur abidelerinden biri olarak tarihe geçerken, o sezon oynanan beşiktaş maçları da ebedi dostluğu gözler önüne seriyor.
cemal nalga olayı tamamen şanssızlık, başa gelmişlik, tüh. ancak böyle yorumlanabilir. 2002-2003 sezonunda kulüpten alacaklarının silinmesi için mafya delikanılarınca alacakları olmadığına dair senet imzalatılan galatasaraylı basketbolcular da kendi kulübünün şerefiyle gurur duyuyor.
şimdi bu galatasaray taraftarı da 'tertemiz' ve 'şerefli' takımlarıyla gurur duysun; ne kadar duysa da az zaten. aziz yıldırım için ''tüm kötülüklerin tek kaynağı, yegane temsilcisi'' tezahüratları yapan bu taraftar, bilsin ki gönül verdiği takımının mazisinde ve bugününde tek harf leke yok.
sütten çıkmış ak kaşıksınız, adalet anlayışınızla canımsınız.
hiçbir galatasaraylı ' biz tertemiziz ' demiyor. eğer fenerbahçe örneğinde olduğu üzere galatasaray hakkında da bir dosya açılsaydı, aklıselim galatasaraylı bir süre sorumlulara öfke saçıp eleştirir, fanatiği ortalığı birbirine katardı.
bu lig ne kadar temizse galatasaray o kadar temizdir. ancak fenerbahçesiz ve galatasaraysız bir lig tatsızdır, bunu anlamayanlar da vardır.
galatasaraylıyım. bir takımın kalitesini bünyesindekilerin şike yapıp yapmamasının belirlemeyeceği kanaatindeyim. zira, sonuçta o kişi (bugün için konuşursak aziz yıldırım) bunu bütün bir camianın onayını alarak yapmıyor. isimler gelip geçse de baki olan kulüp oluyor.
kulübün kalitesini belirleyen nedir? cemal nalga olayında gs ne yaptı? olayın ortaya çıkmasını izleyen birkaç saat içinde açıklama yaptı, bütün sorumluların takım ve kulüple ilişkisini kesti ve federasyonun vereceği cezayı kabul ettiğini belirtti ve tüm camiasından özür diledi.
bugün fener ne yapıyor? elbette iki durum birbirin aynısı değil, fenerin kesinleşmiş bir cezası yok. ancak bazı iddialar varken tutup da aziz yıldırım'a destek yürüyüşü düzenlemek, olayı ergenekon'a ve "kadıköy"e çekip ortalığı bulandırmak, sen de şunu sen de bunu yaptın demek, paran olsaydı sen de yapsaydın demek ... aklınıza gelebilecek ne denli çirkeflik varsa, fener bugün onu yapıyor. nalga olayında bütün galatasaray rahatsız olurken fenerlilerin büyük kısmı bugün hicap duymuyorlar. çünkü hepsinde "bize bir şey olmaz" görüşü hakim ve o ya da bu şekilde aziz yıldırım'ın onları şampiyon yapmalarından memnunlar. fener ligi ikinci bitirseydi ve bu operasyon ondan sonra yapılsaydı, aziz yıldırım yine tutuklansaydı fenerliler ona destek yürüyüşü yapacaklar mıydı? hayır.
aziz yıldırım'ın bile huzursuz olduğu görülmüyor mu o şampiyonluktan sonra? fenerlilerin o çok övündükleri azizbaşgan kadar sızlamıyor ama vicdanları. kendi futbolcularının emeklerinin lekelenmesi, diğerlerinin emeklerinin yok sayılması önemli değil. ama bunlardan çok daha fazla, sokak arasında kutu kolayı top yaparak futbol oynayan; rıdvan dilmen'e, sergen yalçın'a, hakan şükür'e ya da birçok eski futbolcuya özenen, bu takımlarda oynamayı düşleyen, birkaç kişinin parasıyla ortak alınan topu öğretmen tarafından kesilen ve bugün büyümüş birçok insanın çocukluğunun da kirlendiğini umursamıyor fener taraftarı. çünkü futbol bu insanlar için sadece bir spor değil, o günlerden bugünlere bir bağ, tıpkı yarınlara da bir bağ olduğu gibi. fener bütün bu bağları koparmıştır.
ama aziz'e destek sonsuz. o bir tek kupayı aldı ya çünkü. ne acıdır ki bu insanlar galatasaray'ın aldığı kupalardan söz açıldığında futbolun kupa olmadığını veya o kupaların tesadüfen alındığını söyleyen insanlardı ve bir tek kupa için futbolu bu hale getirdiler.
galatasaray'ın geçmişi tertemiz olmayabilir. galatasaray bu kirlileri içinden ayıklamayı bildi. fener ise bağrına basıyor.
tertemiz bülent tulun'dan sonra eski başkan adnan polat'ın da 'şüpheli' sıfatıyla ifade verecek olmasından sonra bir daha hatırlanan iddia.
mis... bu mis camia hakkında nasıl böyle şeyler düşünülebilir? inanamıyoruz, bu dünyanın en temiz spor kulübü mü son 20 dakikada kümede kalması kesinleşmiş bir denizli'nin allahsal savaşı için teşvik primi vermiş? mantıklı olmalı insan, böyle şüphe mi olur amına koyim ya? tertemiz haluk ulusoy dönemleri, zalad olayları, derwall'in performans arttırıcı iğneleri... bunların hepsinden aklanarak çıkmış bir camia için bu ne cüret beyler?*