bugün

arslan heryerde arslan yenilsede yensede heryerde arslan .
bu hafta itibari ile fenerbahçe'de sadece alex ve niang'ın attığı gol sayısı (18+13=31 gol), tüm galatasaray takımının attığı gol sayısından fazladır (26 gol). sanırım kıyaslamada fikir vermesi açısından önemli bir istatistik.
galatasaray'ın uefa kupasını aldıktan sonra bir anlamı kalmamış rekabettir. zira aynı seviyede değildirler birinin müzesinde avrupa kupaları varken diğerinin müzesinde yayla kupası vardır.
aynı mevkilerde birinde gökhan gönül'ün, diğerinde sabri'nin oynadığı kulüpler. açıklamaya gerek var mı?
yine yeni yeniden 18 mart 2011 itibariyle tt arenada 2-1 kazanan fenerbahce, ezeli rekabette rakibine inleterek rekor kirdirmistir.
ezeli rekabet değildir. bir takım tekini sürekli yeniyorsa orda rekabet falan yoktur.
yine ve yeniden fenerin yendiği, çocuğu koyduğu karşılaştırma. hem de gs'nin yeni stadında.

(bkz: 18 mart 2011 galatasaray fenerbahçe maçı)
fark şudur: fener ne kadar kötü olsa da o sezon, gs ne kadar başarılı olsa da aynı sezon, fener gs'yi yenerek derbiyi kazanır, düzlüğe çıkar.
oysa gs ne kadar kötü olsa da o sezon, taraftarı "fener maçını alalım da başka bişey istemiyoruz" dese de, gs o maça farklı hazırlansa da, fener gelir, yeni stadında gs'yi yener, ve gider.
aramızda puan farkı çok var. tabr-i caizse hanumuza koydunuz kabul. ama sene sonu siz bi şampiyon olamayın, bizde ligte kalalım * gene bütün türkiye taşak geçicek sizinle lan bunu bilin. gerisi zaten sizi yeterince korkutur. bilirsiniz siz.
(bkz: mağlubiyete rağmen fenerliler üzüldü diye sevinmek)
bütün fbliler de bizi yendiği maçları yazıyo e haliyle küçük takımlar büyük takımları yenmeleriyle büyük takımlar ise kazandıkları kupalarla övünür.
fenerbahçe;--------------------------------galatasaray;

türkiye ligi şampiyonluğu:-----17---------------------17
türkiye kupası:----------------4----------------------14
türkiye süper kupası-----------2----------------------1
cumhurbaşkanlığı kupası--------6----------------------10
başbakanlık kupası-------------8----------------------5
tsyd kupası--------------------12---------------------12
istanbul ligleri---------------16---------------------6
atatürk kupası-----------------2----------------------0
uefa kupası--------------------0----------------------1
avrupa süper kupası------------0----------------------1

görüldüğü üzere isminin hakkını veren bir rekabettir.

edit: süper kupa sayıları.
(#11049281).
fenerbahçe istikrarlıdır.
galatasaray dengesizdir.
http://galeri.uludagsozlu...%A7e-vs-galatasaray-7862/

şöyle bir şeyi oturup da ciddi ciddi yapabilen, bu şekilde de galatasaray'ı küçük düşürebildiğini sanabilen zavallıların tuttuğu takımla galatasarayın karşılaştırmasıdır. bu bile aslında neyin ne olduğunu gösteriyor. ya da ne bileyim "rıza efendi iki ekmek bir süt" gibi bir pankartı utanmadan açabilecek pişkinlikler yok benim takımımda.

sporda yenilenle alay edersin, edeceksin elbette. galatasaray'ın spor anlamında içine düştüğü zor durumla da dalga geçilebilir, zerre alınmıyorum çünkü durum bu ve komik, trajikomik ama durum bu yani. lakin böyle şeylere girişilmesi çok komik. ve evet, bu da fenerbahçe taraftarının ne kadar kro, ne kadar armut kafalı insanlar olduğunun göstergesi. komik değil bunlar, değil ki...

git de galatasaray'ı adam gibi adamlarla, sportmenlerle ve evet "kültür"lülerle karşılaştır kardeşim. bu tiplemelerle değil.
(bkz: cahil fenerbahçe vs kültürlü galatasaray)
birbirini tamamlayan iki öğe. ezeli rekabet ebedi dostluk!
galatasaray şikenin kralı
fenerbahçe ise şikenin prensidir.
birisi zor geçen bir senenin ardından ligi orta sıralarda tamamlarken. diğeri şampiyon olup küme düşer.
birisinin tarihindeki en önemli başarı ezeli rakibini lig maçında 6-0 yenmektir.
diğerinin tarihindeki en önemli başarı uefa kupası + süper kupayı namağlup kazanmaktır.

hadi bakalım.
çok ama çok büyük bir örnek.

(#12348636)
aynı şehrin, aynı memleketin düşman kardeşleridir.

taraftarları aynı bakkaldan alış veriş yaparlar, aynı yerlerde eğlenirler, aynı cenazede aynı safta yer alırlar hatta aynı evde yaşarlar. fanatizm boyutunu ileri taşımış olanları aynı evde dahi birbirleriyle konuşmazlar, konuşsalar bile takım muhabbetine hiç girmezler.

bu iki camianın 100 senelik rekabeti hiç bir sosyolojik, siyasal ya da dinsel konularla ayrılmaz, açıklanamaz.

bir galatasaraylı fenerbahçe den sadece fenerbahçe olduğu için, fenerbahçeli de galatasaray dan sadece galatasaray olduğu için nefret eder.

bir galatasaraylı taraftarın dediği gibi; bizim birbirimizden nefret etmemiz için sebebe ihtiyacımız yoktur.
birisinin başı başbakanı yuhalamaktan derde girer, diğerinin ise şike yapmaktan. birisi 15 nisan 2011 fenerbahçe galatasaray kadın basketbol maçı'nda bankasya marşı çaldırır, diğeri şike soruşturması sonucu kesinleşene kadar yayın organlarının bu konuda yayın yapmaması yönünde karar alır*
birbirini tamamlayan, türkiye'nin en büyük iki kulübüdür. fenerbahçesiz galatasaray, galatasaraysız fenerbahçe olmaz. sezon içinde her ne kadar galatasaray'ın durumuyla dalga geçmiş olsak da eğer galatasaray ligden düşerse o senenin tatsız geçeceğini bilirdik biz fenerliler. şimdi de galatasaraylılar, bizim başımızdaki illetten dolayı ligden düşme ihtimalimizle ne kadar dalga geçseler de, ne kadar şikeci deseler de biliriz ki onlar da fenersiz bir lig istemezler. 10 değil 100 sene kadıköyde kazanamasalar da yine istemezler. tıpkı tam tersi durumda bizim de istemeyeceğimiz gibi. bu iki kulübün rekabetini en iyi şekilde anlatan, anlamlı bir sözcük grubu var: ezeli rekabet, ebedi dostluk.

her sezon, her dönem, hatta her kötü sonuçlu maçtan sonra bu iki takım taraftarı birbirleriyle dalga geçerler. ama bu gibi unsurlar(nkfvas gibi dengesizlikeri alay kavramı içine almıyorum. onu yapanları taraftardan, hatta insandan bile saymıyoruz) bu rekabetin dünyanın sayılı rekabetleri arasında olmasını sağlıyor. bir yerde okumuştum: "bizim derbilerimiz* ne şehirlerarası çatışmadan ne de mezhep çatışmalarından dolayı önemlidir. bizim derbilerimiz sadece futbolun güzelliklerini yansıttığımız, spor çerçevesinde yaşanan rekabet gereği önemlidir." şeklinde.

işte bu nedenlerden ötürü fenerbahçe-galatasaray rekabeti dünya çapında adı anılan bir rekabettir. ama en önemli neden: iki kulüp birbirini ne kadar sevmese de birbirine saygı duyar. çünkü her iki kulüpte türkiye'nin en büyük iki kulübünden biri olduğunu bilir. çünkü bir beşiktaş gibi 3. büyük olmanın ezikliğini taşımaz. manasız komplekslere girmez. çünkü bugün bir galatasaray başkanı(tabii ki kendi kulübünün menfaatini de düşünerek); Fenerbahçe eğer küme düşürülürse, hocamıza sorarız ve ihtiyacımız olan oyuncuyu isteriz. Ama bu futbolcunun bonservisiyle alınması anlamına gelmesin. Fenerbahçe oyuncusunu verir, 1 yıl bizde oynar. Süper Lig'e çıktığında da gelir, geri alır. Böyle bir anlaşmaya sıcak bakabiliriz. Yoksa, Fenerbahçe'nin durumundan istifade edelim, oyuncuları kapalım diye bir düşüncemiz asla olmadı. Ayrıca böyle bir durumda oyuncuların Fenerbahçe'ye maliyet yükü azalmış olur." açıklamasını yapabilecek kadar düşünceli ve saygılıdır.* aynı şekilde galatasaray taraftarının birçoğu da bu düşüncede.

kötü günlerde büyükler birbirine yardım elini uzatır. tıpkı türkiye'nin en büyük 2 kulübünün yaptığı ve yapacağı gibi. ve ne kadar ezeli rakipler birbirlerinin renklerinden, formasından nefret etseler de bu gibi durumlarda bir beşiktaşlının yaptığı gibi "beter olsunlar, allah cezalarını versin, lanet olası şikeciler bla bla.." gibi söylemlerde bulunmazlar. biz düşünce kendileri şampiyon olacaklarmış gibi hırs yapmazlar. işte bu yüzden fenerbahçe vs galatasaray rekabeti başka bir yerdedir. eşsizdir. 3. 4. 5. büyükler tarafından anlaşılamaz.

düzeltme: galatasaray gerçekten kötü gün dostu. ligde kalacağımızı öğrenince tekrar atıp tutmaya başladılar. bu düzeltmede kesinlikle bir tariz yok. herkes kendine göre haklı.
melih şendil demiş ki ;

--spoiler--
"galatasaray’ı fenerbahçe’den ayıran en temel özellik, onların şike yapmalarının açığa çıkması durumunda üzüntülerinin 'yakalanma' olmasıdır. çünkü nihayetinde dna’sı “başarı” olan, ve bu başarıya ulaşmak için her şeyi yapmayı göze almış bir gürüh var karşımızda. bunu görmek için yaptırılan binlerce maske, tişörte bakmak yeterli.

galatasaraylılar ise böyle bir şey olsaydı ve öğrenselerdi, sevdiği kadının annesi olduğunu öğrenen oedipus gibi gözlerini kör ederlerdi utançtan. fark budur. ve de bunu yapan galatasaraylı yöneticinin adını galatasaray tarihinden kazırlardı. oysaki fenerbahçeliler aziz yıldırım’ın heykelini yaptırmayı düşünüyorlar. fark budur"
--spoiler--

hani fanatik galatasaray'lı oluşumu bir tarafa koyup, bir futbolsever olarak #12591526 entry yazıp "bakış açınızı değiştirin lütfen" demiştim ve oldukça da takdir edilmiştim herkes tarafından.

burada söz konusu olan şey " biz galatasaray taraftarı böyle yaptık, ehehe fenerbahçe taraftarı öyle yapıyor hede hödö" değil, asla değil.

çok ama çok basit bir örnek : cemal nalga olayı... basit, çok basit bir olay. antrenörün bir özel maçta cezalı olan oyuncuyu oynatması olayı ortaya çıkmış ve galatasaray taraftarı kelle istemiştir. olayın üstüne gitmiş, galatasaray'a yakışmayacağını düşünmüş gerekirse adnan polat dahi istifa etmelidir demiştir.

peki; şimdi fenerbahçe kulübü oldu ki küme düştü, ki düşerse kulüp olarak maddi ve manevi her konuda ne kadar büyük sıkıntıyla karşılaşacağını herkes çok iyi biliyor.

peki siz bunun hesabını kimden soracaksınız? naptınız lan bu kulübe? demeyecek misiniz? kime diyeceksiniz? nasıl diyeceksiniz?

not: sakın yanlış anlaşılmasın, burada asla "taraftarcılık" yok, "taraftarlık öğretmek" asla yok. sakın... burada kimse kimseyi tanımıyor, herkes yazıp çiziyor. ben sadece biraz empati yaptım. aynı şey benim kulübümün başına gelseydi ne yapardım diye, hepsi bu.

not2 : okuyun, ama tüm bildiklerinizi unuttuktan sonra okuyun, tüm ön yargılarınızı gömün, öyle okuyun. zira ben öyle yazdım.

çok zorunlu edit : buradaki tüm bu yazıdan "melih şendil fener düşmanı" mantığı çıkmış, eleştirilmiş ve eksilenmiş. bu yazının melih şendil ile alakasının olmadığının, bu yazının taraftarlıkla alakalı olduğunu anlayamadıysanız yapacak gerçekten bir şey yok.