parayla saadet olamayacağı güzel özetleyen cümle. fazla para verip alırsınız. ama başarılara bakıldığında galatasaray fazla bir tek hamilton kupası olduğunu görürsünüz. ederinden fazla para vererek sadece biz aldık demek için oyuncu almak futbol kalitesini düşürür. türkiye ligi katar'dan sonra emeklilerin 2. cenneti olur.
maksat kupa, şampiyonluk, başarı gibi şeylerse yalan olan ifadedir.
ha yok ifade edilmek istenen çakma spor gazetelerinde çıkan "galatasaray ilgileniyor" yalan haberli 30-35 yaş aralığında seyreden emekli topçularsa evet alabilir. hatta daha genç olanlarını* da almıştır gaza gelip, neticede sezon sonunda kadıköy'de neyi eline alıp sıvazladığını çok iyi biliyoruz. en gaza geldiği sezonda yeni kurulan bir ekipten 9 puan fark yemeyi başarmış takımdan bahsediyoruz gençler.
ergenin biri de atlamış hemen; galatasaray'ın en bilinen türk kulübü olması neye yarıyormuşmuş! e tabi başarı ve büyüklüğü mağazadan tshirt almakla ölçen zekaya ve akla sahip birinin bunu sorması doğal! geçen yıl en kötü sezonunda avrupa kupalarına bile katılmazken istediği tüm dünya kulüpleriyle maç yapabilen bir galatasaray, en başarılı sezonunda suriye'nin ittihad takımıyla hazırlık maçı yapmakla övünen fb!
bir de şu var, ziyan olmuş ya galatasaray'ın başarısı; 100 yılda ilk ve tek kez "çeyrek final" oynayabilen zavallı bir kulüp bunu nasıl bir başarıya çevirdi acaba? merak etme bebeğim, biz muntazaman oynarız o çeyrek-yarı finalleri. senin gibi 100 yılda 1 çeyrek final, 30 yılda bir türkiye kupası görecek kadar zavallı duruma düşmeyiz!
galatasaray taraftarı ülkenin açık ara en iyi taraftarı olduğunu mağazacı kadıköy ergenlerine anlatacak değildir. daha tribününde üç kuruşluk kareografiyi yapamayanlar bakıp ibret alsın, utanma varsa tabi.
gerçekten de her taraftar hak ettiği gibi yönetiliyor. birinin eski yeni tüm başkanları alnı ak ortadayken, diğerinin başkanı dahil cümle yöneticisi kodeste volta atıyor. hadi otobüs kaldırın da örgütçü başkanınızı pişpişleyin şimdi...
güya avrupa' da en bilinen türk futbol takımı galatasaray. neye yaramış bugüne kadar, kuru kuruya övünmekten öte... işin aslı şudur ki; topçular galatasaray' a gösterir elletmez, fener' e verir imzalı kontratı... ezelden beri bu böyle olmuştur. böyle de olacaktır.
cimbomlu' da aziz yıldırım' ın : '' uefa kupasını galatasaray reklam gelirine dönüştüremedi, başarısını hiç etti'' beyanatı karşısında, '' acaba bu adam ne demek istiyor, haklılık payı var mı ? '' diye düşünmeyi akıl edemez de, körü körüne adama düşmanlık gütmeyi meziyet bilir.
kusura bakmayın her ülke gibi her taraftar da hak ettiği gibi yönetilir.
cimbom taraftarı, ortaoyunu bile izlemeyi hak etmeyen bir taraftardır özünde.
işte tam bu yüzden: taraftarı büyük olmadan büyüklük iddiasında bulunabilen tek takımdır galatasaray, dünya üzerinde.
geçmiş örnekleri araştırmak istemedim.
eminim çok örneği vardır.
ancak son birkaç seneki şu iki örnek bir anlam ifade edebilir, bu görüşe destek olarak:
bu iddiayı ortaya atanlar, zamanında, franck ribery için ' anelka' nın bonusu ' ifadesini kullanmıştı. o bonus ki, geçtiğimiz sezon şampiyonlar liginde final oynayan bayern münih kadrosunda şu anda. ama ne önemi var, değil mi? amaç durup dururken galatasaray' a çamur atmak olsun, değil mi? böyle davranıp da ' bizi kıskanıyorlar ondan sevmiyorlar böhüü ' muhabbetlerine girmeyin, komik oluyorsunuz.
tanıma gelirsek: futbolda kupaların transferlerle değil oynanan futbolla kazanıldığını unutanların yanılgılarla dolu iddiası.
futbolda atamayana atarlarsa, alınmayanı da alırlar. bir kulübün ilgilendiği oyuncuyu başkası alamaz diye bir kural var da biz mi bilmiyoruz yoksa galatasaray başladığı işi bitiremediği için çirkeflik mi yapıyor acaba.
sanırım 2. seçenek daha doğru. zira bugün sol frame'i takip edenler çok iyi farketmişlerdir ki gs'lılar önce dirk kuyt'a yaşlı ve 32 maçta 4 gol attı diye bok atmışlar; sonrasında kendisinin zaten santrafor olmadığı gerçeğini fenerliler anlattıktan sonra başka türlü ağlamaya başlamışlardır. ağlama melis.
galatasaray zamanında adrian ilie yi getirmiş süper bir performans almıştı. fener de adrian ın kardeşi sabin i getirmişti belki olur mu diye. adrian valencia ya gitti, sabin kocaeli ye... kim ne almış hesap et artık.
önder turacı, tuncay şanlı, emre belözoğlu, gökhan gönül, gökhan ünal, özer hurmacı, miroslav stoch ve en son olarak dirk kuyt ile kanıtlanmış durumdur.
dediğim gibi fenerbahçe nin adının geçtiği yerde gs ye bir parça bok düşer.
işini yarım bırakırsan yaptıklarının arkasında durmazsan sonuçlarına katlanırsın ezeli rakibin istediğini alır istediğini söyler mal gibi kalırsın başkalarının becerisizliklerinin diyetini fb ödemez o yüzden herkes akıllı olsun.
"Galatasaray istediğini, istediği yerde alacak güçtedir."
bakınız; spor toto süper lig 2011 2012 sezonu kupası.
edit: şu an +/- oylar başa baş gidiyor 4-4 durum.
