biz alıştık şampiyonluğumuzun gölgelenmeye çalışılmasına deyip sadece gülünmesi gereken söylemdir.
bu sefer kalp krizi geçirmediniz, istifa da etmediniz hatta ve hatta " şampiyon olamazsak ikinci lige düşeceğiz " de demediniz. çamur at izi kalsın başka da bir espriniz yok.
o değil de o sahadaki meşhur aslanın amma çok akrabası varmış lan? galatasaray'ın şampiyonluğunu ilan etmesinin üstünden 4 gün geçmesine rağmen aslan'a yapılan işkence(!) konuşulmakta. evet siz bilmiyorsunuz, stad çıkışında kafesine girip canlı canlı jiletledik hayvanı, derisini falan yüzüp ceket yaptık, o staddaki ışıklar yeteri kadar gözünü almadıysa falan diye gözüne 5.000.000 lux spot tuttuk saatlerce... nedir lan bu aslan sevgisi? ayrıca zamanında sahanın ortasında zavallı bir şekilde ordan oraya koşturan hindileri falan da unutmadık hani... gerçi o sezon, o hindi birilerinin içinde patladı ya neyse artık...
edit: ayrıyeten fenerbahçeli arkadaşların bu tarz bir kutlama yapamayacağından dolayı kıskançlıkla saldırması durumudur. malum 52.000 kişilik stada kafeste kanarya getirsen gülerler adama. hayır yani olay çıkartacak ne var ki, stada gerçek bir aslan getirilmesi bence gayet yerinde ve görsel şov olarak oldukça başarılı bir atraksiyon. tadını çıkarın niye sataşıyorsunuz ki, yarın siz de güzel birşey yapın, sizi de alkışlayalım.
şampiyonluk kutlamalarında herkese çiçek dağıtılsa günah değilmi çiçeklere derlerdi.
su dağıtılsa, küresel ısınma varken ayıp derlerdi.
kısacası yaranmak mümkün değil.
adı üstünde rakip... ne yaparsan yap yaranamazsın çünkü sen şampiyonsun.
birileri sevinecek diğerleri üzülecek bu kadar basit.
geçmişlerinden bihaber taraftar topluluğunun galatasaray'a bok atma çabalarıdır. uydurdukları bir tezahürat için stada hindi getirmiştir bu elemanlar.. şampiyonluk felanda yoktur ortalıkta. ortada bi görgüsüzlük var ise eğer aşağıda da link vardır.
bazılarının panter emel kesilmesine neden olan kutlamalardır. bilinçsizmiş bilincinize sok.cam şimdi.
doğadan kopartılıp aslan getirilmiş stada, ulan sanki yöneticiler ormandan kendileri yakalayıp ailesinden kaçırıp getirdiler. tamam biraz abartılmış bi olay ama burdan hak edilen kutlamaya ve şampiyonluğa laf etmeye kalkışınca aciz oluyorsunuz. her şampiyonluğumuzda gündeme farklı şeyler getirmeye çalışarak acizleşiyorsunuz.
galatasaray kutladığı içindir muhtemelen.
başarıya, tarihi yazmaya alışkın olan galatasay ın belki de kutladığı en şaşalı şampiyonluktur bu.garip gelmesi bu yüzdendir.
yoksa birzamanlar saha da hindiler cirit atarken şampanyalar su olup akarken kimseden çıt çıkmıyordu.
galatasaray taraftaranın artık kulak asmadığı asparagas haberlerdir. şampiyon oluruz birileri istifa eder, bizim şampiyonluğumuzdan daha büyük ses getirir, şampiyon oluruz, şov için aslan getiririz stad'a, sanki aslanı öldürmüşüz gibi haberler çıkar her yerde. bir rahat bırakın be kardeşim, 34 hafta çekmediğimiz çile kalmadı sevinelim doya doya. her şampiyonlukta böyle şeylerle mi uğraşacağız.
ayrıca bu bilinçli hayvan hakları savunucuları kitlesi inönü'ye kartal getirildiğinde, avni aker'e atmacalar getirildiğinde neredeydi acaba ? madem o kadar hassaslar bu konuda kanada'da işlenen fok balıkları vahşetini durdurmak için bir şeyler yapsınlar da ne kadar duyarlı olduklarını iyice bilelim.
kutlamayı falan bilmem lakin hakikaten ucuza kaçılmış gösteridir özellikle de o aslan olayı. başka bir entry'mde de söyledim, hayvanlar üzerinde bu tarz olaylar travmatiktir. ulan bir düşünün o hayvana yarın öbür gün bakıcısı yemek vermek isteyecek. hadi hayvana vermediğiniz değeri açıkça ortaya koymuşsunuz, insan ölecek belki de o denyoluk yüzünden. aslan getirilmesin mi? getirilsin eyvallah. ama kalabalık ortama alışmış bir hayvan getirirsin, bir sürü cep telefonuyla fotoğraf çeken andaval yaklaşamasın diye de kafeste değil eğitmeniyle birlikte tasmada getirirsin. sahanın ortasında yaparsın gösteriyi çeker gidersin. organizasyon dediğin böyle olur, kutlama dediğin böyle olur. bilinçsiz demeyeceğim ama kesinlikle baştan savmadır. ne galatasaray takımı, ne taraftarı, ne de o zavallı aslan bunu haketmemiştir. galatasaray'ın sembolü olan hayvana biraz daha saygı göstermesi lazımdı. ***
tanım: tamamen kıskanç fenerbahçe taraftarının egosunu tatmin etmek için kafalarında oluşturduğu düşüncedir.
kardeşim biz iyi oynadık aldık son 6 haftada hocasız çıktık aslanlar gibi oynadık çatır çatır da bu şampiyonluğu aldık. istersek 1 hafta boyunca taksimde eğlence yaparız size ne. stada aslan getirdik sanki çok hayvan sevginiz varmış gibi ay hayvana yazık oldu bilmem ne. lan siz zamanında hindi getirdiniz ordan oraya koşturdunuz yazık değilmi ona hem hindi ne alaka. her nese bunada eyvallah. siz şampiyon olduk diye hava atarken son maç bir baktık aaa gs şampiyon dediniz şans, ya ne şans ı adam gibi oynasaydınız son maçta şampiyonluğu vermeseydiniz götünüz beş karış yukarda son maça şampiyonuz diye çıkarsanız böyle yenilirsiniz biz şampiyon oluruz. o sene köprüye bayrak astık ki bu geneleksel bir şeydir şampiyon olan takım oraya bayrağını asar. gittiniz o bayrağı kopardınız. şampiyon olamadığınız o gece cadde de suçsuz olan bir taksi yi parçaladınız adamın ne suçu vardı? sahada o mu oynadı? bu senede her türlü zorluklara karşı oynadık stadımız kaç hafta kapandı yılmadık şampiyon olduk. atacak bok bulamadınız kutlamalarımıza bok attınız. ya bir tane fenerli de çıksın desinki tamam abi hakettiniz kazandınız. niçin çekemiyorsunuz anlamadım. rahatlıyacaksanız evet abi hepimiz kıroyuz, biz hiç kutlama yapmadık, bokunu çıkardık aslan getirdik oldumu. yahu zamanın kazandığımız uefa kupasına bile şans dediniz tamam penaltılar şans işi olablir ama biz o kupayı hiç maç kaybetmeden aldık buda mı şanş. bırakın bunları kardeşler kabullenin olsun bitsin.
edit: her zaman ki gibi gs liler artı fb liler eksi oy vericek. karmam düştü çok üzüldüm valla.
güzel geçen kutlamalardır başlığın aksine. çok orijinal bir düşünce ürünüdür ki bunu öyle herkes düşünemez. her ne kadar fener medyası "yok hayvan hakları, yok bilmem ne" diye bokatarak kötü göstermeye çalışsa da son derece güzeldir.
hayvan haklarını düşüneceğinize önce insan haklarını düşünün de, futbolcularınızı tartaklamayın. oldu mu canlar??
bu takım ki avrupada nice zaferler, başarılar elde etmiştir.türkiye'nin en büyük camiasıdır.Bundan dolayıdır ki kutlamalarda aşırıya kaçılmamıştır..zaten herkes alışkın böyle başarılara.aksine eski tadı kalmamıştır kutlamaların.
bir galatasaraylı olarak tanım girmek gerekirse,
ulan keşke fener şampiyon olsaydı da dünya alem kutlama görseydi dedirten mevzu.
yahu kardeşim, tamam kıskançlık had safhada.
uefa cup dedik, biz daha çok yendik dediniz.
super cup dedik, biz daha çok gol attık dediniz.
şehitlerimiz dedik, vatan hainleri dediniz.
en büyük biziz dedik, 6 0 dediniz.
yüreğimizle oynuyoruz dedik, fukara dediniz.
o zaman siktirin gidin avrupaya uefa cup & super cup alın.
olmayan tarihinize sahip çıkıp ruhunuzla adam gibi top oynayın.
bunları yaptıktan sonra gelin deyin ki siz krosunuz, şampiyonluğu kutlamayı bilmiyorsunuz.
o vakte kadar siz kadıköy çocuklarına galatasarayın şampiyonluğuna laf etmek düşmez.
o kafese konulan aslanın yanına küçük küçük kanaryalar koymadıklarına dua edin dedirten olaydır.
hayır sizdiniz, hindinin kanatlarını kıracak gibi davranıp tüm sahayı dolaştıran, hindi baba hindi hey allah diye bagıran. zaten normalde sadece kafes ardından görülebilecek bir hayvanı gördünüz mü bilinçsiz kutlama yapan biziz öyle mi? size bir günde 2 adet aslan gösterdik fena mı? *
Yusyuvarlak yer küresinin neresinde bir Doğa huysuzluğuyla ruhsuzluğu sonucu hışımlı bir Azrail gösterisi; yahut insanların insanlara karşı bitmez tükenmez yeni bir cellatlık tefrikası; yahut da salgın bir hastalık belası gerçekleşse; hemen tüm dünyadaki milyarlarca evin içinde, TV ekranlarından dehşetle izlenebiliyor.
* * *
Ve kimlerin nerelerde daha güvenceli, daha şenşatır; kimlerin nerelerde elleri böğürlerinde kalmış, pesperişan yaşamakta olduğunu bir kez daha görüyorsunuz.
Bu tür bir bilincin keskinleşip yaygınlaşmasına karşı, vaktiyle her türlü önlemi almaktan kaçınmayan, bol garibanlı yörelerin yerel politikacıları; yavaş yavaş düşürmeye başlıyorlar ellerindeki kalkanlarla topuzları.
* * *
55 islam ülkesinin toplam nüfusu kadar nüfusu olan, 1 milyar 300 milyonluk Çin'in güneybatısını, 7.8 büyüklüğünde bir deprem vurdu; hem de dakikalarca süren bir deprem.
Çoluk çocuk kaç bin kişinin ezilerek ölüp gittiği, kaç bin kişinin kaybolduğu ve enkaz altında hâlâ daha kaç bin kişinin bulunduğu tam belli değil.
* * *
En azgın depremlerde bile en az kayıp veren ülke Japonya.
Bakalım Çin, dakikalarca sürmüş olan büyüğün de büyüğü böylesi bir depremden gelişmişlik grafiğine kaç puanla çıkacak?
* * *
Cumartesi akşamı, arada sırada garip bir refleksle bağırarak, yerimden fırlaya fırlaya Galatasaray'ın şampiyonluk maçını izlerken; aklıma ne Myammar'ı hallaç pamuğuna çeviren kasırgayla, ensesinde 40 yıldır boza pişiren askeri cunta geliyordu; ne de Türkiye'deki enflasyonun bir engerek yılanı gibi dikilmeye başladığı.
* * *
Eski Roma'daki gladyatör gösterileri, ispanya'daki boğa güreşleri, Formula 1 yarışları gibi; futbol maçları da insanları, toplumsal ve bireysel sıkıntılarla, yönetici kepazeliklerinin dışına çıkartıyor, günler boyu avutuyordu.
* * *
Galatasaray'ın galibiyetiyle kesinleşen şampiyonluk, uzaydaki bilinmez hazineleri ele geçirmişçesine coşkuyla kutlanırken; ekranda bir laf dolaşır gibi oldu, kafeste bir aslan getiriliyormuş.
* * *
Bir süre sonra gerçekten de, bir kamyonun üstüne konmuş kocaman tel bir kafes içinde bir aslan getirildi stada.
Zavallı aslan suspus, ne yapacağını şaşırmış gibiydi.
GS'nin simgesi anlamına, kocaman tel bir kafes içinde oralara getirilmiş olan aslan; bir de kafesinden çıkıp, kendi doğal özgürlüğüne kavuşuverseydi de, anlaşılsaydı kafesin içindeki aslanla, dışındaki arasındaki fark.
* * *
1936 Eylül'ünün son akşamında, bendeniz henüz 8 yaşındayken; babamla Göztepe'den kalkıp, Galatasaray'ın Ortaköy deniz kıyısındaki yatılı ilkokuluna gelmiştik.
Ertesi gün okullar açılıyordu ve sabah erkenden kalkmamak için beni, akşamdan getirmişlerdi okula.
* * *
ilkokulun bahçesinde, taşradan gelme 3-5 çocuk daha vardı ve Beyoğlu’ndaki Mekteb-i Sultanide, Tevfik Fikret'in müdürlüğü döneminde burslu bir öğrenci olan babam; o zamanki okul numarasını bana da verdirterek, beni de GS'nin bu kez ilkokuluna getirip bırakmış ve Müdür Muavini Lütfü Bey'in uyarısıyla da, bana görünüp vedalaşmadan çıkıp gitmişti okuldan.
* * *
8 yaşında, bir eylül akşamında, hiç bilmediğim bir yerde, bir deniz kıyısında yapayalnız kalmıştım.
Yemekhanede beyaz örtülü uzun masalar bomboştu.
Yatakhanede de, yanlarında uzun tahta dolaplarıyla, beyaz pike örtülü demir karyolalar, ıssız sessiz uzanıp gidiyordu.
* * *
Ertesi gün, ilkokul 3'üncü sınıfla eşdeğer, sadece Fransızcaya çalışılan hazırlık sınıfına M. Robin girmişti.
Sabah okula dolan çocuklardan, bendeniz gibi hazırlık öğrencileri, hep birlikte ayağa kalkmıştık.
M. Robin:
- Asseyez-vous; oturunuz demişti.
Oturmuştuk.
M. Robin bu kez:
- Levez-vous; kalkınız demişti.
* * *
ilk Fransızca dersi, oturup kalkmak üstüne başlamıştı. O yaşlarda oturup kalkma talimlerinin bir ömür boyu süreceğini henüz bilmiyorduk.
* * *
1936'dan 1946'ya kadar, ömrümün en uzun 10 yılı geçti GS'nin sınıfları, koridorları, bahçeleri, yemekhaneleri, yatakhaneleri içinden Aslan amblemiyle hiç karşılaşmadık. Soğuk Adnan, Donsuz Dündar, Karga Orhan benzeri; lakabı aslan olan bir arkadaşımız da olmadı.
* * *
Tüm yer küresini evlerden izleme olanağı gerçekleştirdikten sonra, bizim GS'nin de ortamına bir aslan yerleştirilmiş anlaşılan.
Ama kafese konmuş bir aslan, bendenizin hoşuna hiç gitmedi. Hangimiz kafeslenmek için geçtik ki o sıralardan; bazılarımız demir parmaklıklar arkasına sokulmuş olsa bile?..
* * *
Çin, beylik deyimle yaralarını sarmak için uğraşacak; bendeniz de bir türlü gelişmiş olamamanın; kimlere daha nelere mal olacağıyla, ata tuta nelere özendiklerini düşünmemeye uğraşarak...
Tıpkı 8 yaşında bir deniz kıyısına bırakılıvermiş bir çocuk gibi...
Caddebostan ghetto tek gs macini veren mekandir. Diger hepsi fb macini vermektedir. Dolayisiyla burada bulunanlar gs formali, gs lehine tezahurat yapan taraftarlardir. ilk yari sonunda iceri kul tablalari ve de taslar atilmaya baslar. Bunun uzerine polis cagirilir ve cikacak herhangi bir taskinligi engellemek icin kapida polis beklemeye baslar. maclar sonuclanir herkes sevinclidir.. polisten bir duyuru gelir, arkadaslar 500 kisilik bir fb'li grup buraya gelmektedir, formalarinizi cikarin, tezahurat yapmayin. Ardindan mekanin sahibi kanali degistirir ve herkese sessiz olmasini soyler..
taksimde devam eden bilinçsiz kutlamalardır.emekçilere kapalı olan meydanı galatasaray taraftarlarına açan sayın valinin gözlerinden ve emniyet müdürünün pos bıyıklarından öperim.umarım hediye olarak orantılı güç paketi göndermezler galatasaraya.malum sonra içinden biber gazı,polis,tazyikli su falan çıkar sonra gece gece yormamak lazım polislerimizi.