Galatasaray konu olsa da üç büyükler ve Trabzon da bu duruma dahil edilebilir.
Asıl konu Avrupa'da ne seyirci ne gelir olarak hatırı sayılır bir kazancı olmadığı halde tesisler stadyum olarak sahip olduğu mülkler ve yine hatırı sayılır transfer ve futbolcu ödeneği olup borcu olmayan veya cüzi miktarda borç içinde olan, tesislerin bakım onarım elektrik su parası, personel maaşı vb ile takımın malzeme seyahat vb harcamalarına yayın reklam geliri bile yetmeyecek kulüplerin olması da düşünülürse bu para nereden geliyor diye bu takımlara da kayyum (doğrusu; kayyım olmalı) atanması finansal fair play açısından gerekir.
Düşünsenize ingiltere'de veya Fransa'da ya da Almanya, ispanya'da böyle kulüp olduğunu...
Boş tribünlere oynayıp, forma satışı, kombine satışı en az olup, yıllık yayın geliri maç geliri ancak tesislerin stadyumun bakımına, personel maaşına vb giderlere yetecek ama borcu olmayan hatırı sayılır transfer futbolcu maaşları sözleşmeleri olacak...
Bırakın futbol federasyonu UEFA finansal fair play kapsamında inceleme soruşturmayı, maliye başta olmak üzere kara para aklama vb soruşturmaları vergi kaçırma vs soruşturmaları açılır.
Zaten bu konuda UEFA'nın cfbc ıc (UEFA'nın bağımsız mali kontrol kurumu) böyle konularda ilk önce kara para ve vergi kaçakçılığı ile para aklama olarak Interpol ve vb söz konusu ülke yargısı maliyesi soruşturma araştırma kurumları ile entegre olup soruşturmayı derinleştiren bir tutuma başvuruyor.
Cfbc ıc kurumunda görev alanlar genellikle başbakanlık, bakanlık, bankacılık, finans vb (maliye konularında uzman, görev almış kişilerden oluşuyor.
Bir an önce fedarasyon kulüpler şeffaflık içinde yeni bir yasal düzenlemeler ile futbolu yapılandırma yoluna gitmeli.
Devletin kamunun parası amatör branşlara yönlendirilmesi gerekir. Yurtdışı 3-5 milyon insan içinden çıkan futbolcular ile 85 milyon ülke içinden çıkan futbolculara bakın.