rugby ile futbolun henüz ayrışmadığı dönemlerde haçlı seferinden dönen fransızların anadolu insanı ile yaptığını iddia ettiği maçın sonucudur. bu maça şahitlik eden ve yaşayan herhangi bir kimse ne vardır ne de öyle birini tanıyan vardır. aynı mantıkla bizim mahallenin fenerbahçe aşağı mahallenin galatasaray olduğu maçta fenerbahçe galatasarayı 24-7 yenmişti. gollerin 9 tanesini asitbazdengesi efendi 8 tanesini de süleyman efendi atmış idi. teeee eskiden.
--spoiler--
Fenerbahçe ile Galatasaray arasında 12.02.1911 tarihinde oynanan ve Galatasaray'ın 7-0'lık galibiyetiyle biten karşılaşma ile ilgili çeşitli iddialar ortaya atılmaktadır. Bu iddiaları aydınlatmak için en doğru cevap olduğunu düşündüğüm, Dr.Rüştü Dağlaroğlu'nun 1987 tarihli "Fenerbahçe Tarihi" isimli kitabından aşağıdaki alıntıyı vermek isterim:
Galatasaray'ın en farklı galibiyeti olan 12.02.1911'deki 7-0'lık maçın abartılıp, "Ful Fenerbahçe'yi 7 kişi ile yenme" kalıbına sokulması ve zaman zaman reklam konusu edilmesi karşısında, Fenerbahçe kurucularından ve ilk kalecilerden Sayın Hulki Kutluk'un Mayıs 1973 tarih ve 77 sayılı Fenerbahçe Dergisi'nin 14. sayfasındaki sözleriyle bu olayı aydınlığa kavuşturmak mümkündür:
"Ben St. Benoit Lisesi'nde yatılı öğrenci idim. Karyolalarımız eskrimci Feyzi ile yan yana idi. Bir gece, yakınlardaki meşhur Galata meyhanelerinde laternalar çalarken, "imdat" diye bir feryat duyunca, Feyzi ile yataklarımızdan fırlayıp pencereye koştuk. Müdür Frere Prudance, bizim telaşla pencereden uzandığımızı, bir aşağı kattan, görünce:
- Yarın izinsizsiniz!.... diye bağırdı.
Ertesi gün Pazardı. Galatasaray ile maç vardı. Ne yapacaktık! Enspektör General Mr. Descoufi'ye gidip, uzun uzun ricalar ettim, yalvardım, ancak, öğle yemeğinden sonra izin verdi. Kadıköy'e sahaya geldiğimde bizim takımın kalesinde haf Hüseyin izzi'yi görünce hayret ettim. Bana:
- Çabuk soyun. Kaleye geç!... dediler.
Meğer asıl kalecimiz Ali Sait gelememiş. Topçu Harbiyesinde Mühendis Talebe idi. O zamanlar hafta tatili Cuma olduğundan, Pazar günü yapılan bu maça okul müdürü izin vermemiş ve gelememiş. Ben de gelemediğimden, haf izzi'yi kaleye geçirerek 8 kişi ile maça başlamışlar. ikinci devre 10 kişi olmuşlar. Hava soğuk. Yağışlı. Saha kaygan, etrafta da 40-50 seyirci vardı. Bana, "Çabuk kaleye geç" dediler ama vakit yoktu. 5-10 dakika kalmıştı.
Biz bu maçı anarken, hep, "Kalecisiz Maç" sözünü kullanmışızdır. Takımı da, "Kalecisiz Takım" diye anarız.
Bir noktayı daha işaret edeyim, bu mühimdir:
Galatasaray'ın 7 kişi olduğu doğru değildir. Onların elemanı çoktu. Gerçi maça 7 kişi başlamışlar, sonra 10 kişi olmuşlardır. Bizimkiler 8 başlayıp 10 olmuşlar. 2 takım sahadan 10'ar kişi olarak ayrıldılar.
O mevsim bizim takımın sahaya tam olarak çıktığı nadirdir. Oyuncumuz yoktu. Kulüp dağılmak üzere idi. Çok defa takımı başka kulüplerden ödünç oyuncularla tamamlardık.
--spoiler--
12 şubat günü çıkan fırtına, boğazda çalışan teknelerin trafiğini etkilemişti. galatasaray kulübü'nün sadece 6 oyuncusu o fırtınada bir kayık bulup karşıya geçme cesaretini gösterir. daha sonra bülent serdaroğlu da bu 6 kişiye katılarak toplam futbolcu sayısı yedi olur. fenerbahçe de maça 11 kişi başlamış, daha sonra sakatlıktan dolayı maçı 10 kişi tamamlamıştır.
galatasaraylı futbolcu celal ibrahim (kürt celal) 9., 31., 49. ve 55. dakikalarında bulduğu gollerle 4 gol atmış; diğer goller ise 62. ve 73. dakika emin bülent; 87. dakikada idris'ten gelmiştir.
papazın çayırında oynanan bu maçta - o zamanlar futbolculardan ayrı bir teknik adam geleneği olmadığı için - galatasaray'ın antrönörlüğün emin bülent, fenerbahçe'nin antrönörlüğünü ise galip kulaksızoğlu yapmıştır.
not: o dönemde henüz soyadı geleneği yoktu. ekleme yapılan soy isimler, soyadı kanunu'ndan sonra adı geçen kişilerin kullandığı soy isimlerdir.
edit: bu kadar mı hazımsız olunur, bunun neyini eksiliyorsun güzel kardeşim. hiç bir şekilde yorum yapılmamış, bilgi içeren bir girdi. bu kadar gocunduysan yap bir zaman makinesi, git geçmişe, sil bu olayı sonra da kendini tatmin et.