ılık bir ilkbahar akşamında, 2 arkadaş aç karnımız guruldarken, üstelik evde ne yemeye ne de içmeye birşey varken ortak verdiğimiz bir karar üstine elim telefona gitti.dedim ki telefonun ucundaki muhterem pideciye:
-ustam 4 kıymalı pide 2 tane de 'ayran'...
ayransız olmazdı pide, tıpkı pizzanın kolasız olmayacağı gibi. iyi bir karardı bu. aradan biraz süre geçti ve kapı çaldı. evet gelen pideciydi. çoktan hazır olan paramı da avcumun içine alıp antreye doğru yola koyulmuştum bile. kapıyı açtım, pideciyi selamladım, poşedi ve para üstünü aldım ve odaya gittim. aç mide ile önce dumanı üstünde pideye sarıldık. gözümüz başka bir şey görmüyordu. bir kaç ısırık aldıktan sonra arkaşım:
-'ayran' dedi. 'ayranları unuttuk.'
hemen poşede sarıldık. önce bir inek gördük ayran kutusunun üstünde. afedersiniz pijamasının altından memeleri sarkıyordu. ya da bize doğru sallıyordu emin değilim. üstünde çizgili bir pijama 'tam süper ayran' yazıyordu. önce şaşırmıştık. bilindik bir marka değildi bu. arkadaşımla bir süre mal mal bakıştıktan sonra ' bu ne lan??' tepkisini aynı anda verdik. kutuyu bir afrikalı'nın coca cola şişesini incelediği gibi inceledik. arkasında 'beni beğenmiyor musun', 'çakkıdı' tarzında şeyler yazıyordu. baktık baktık... sonra soğumaya başlayan pidelerimizi yedik. ayranı da içtik evet. sonra da düşündük her moda olan kişinin birşeyi yapılıyordu üstelik sadece bir karakter olmasına ve ağzına pelesenk olmuş 3-4 kelimeye rağmen. aferin dedik kendi kendimize.
sonra ciguli cikletleri geldi aklımıza. bir de hayal meyal hatırlayarak 'havuç'un (çocuklar duymasın daki eleman) cikletleri vardı lan bir de' dedik. şu sonucu çıkardık pek çalışmayan beyinlerimizle. dünya çok değişmişti, piyasalar da... sonra "bi çay koy"maya gittim, karnımız doymuştu çünkü. bize göre değildi bu 'ayran'lar. çayı içtik keyiflendik.