Kolombiyalı ünlü yazar. özellikle "kırmızı pazartesi" romanı beni etkilemiştir gerçekten. Roman, gerçekleşeceği herkes tarafından bilinen ama engellenmeyen bir namus cinayetini anlatıyor. Romanın kahramanı Santiago Nasar'ın öldürüleceği daha kitabın başında açıklanıyor. Kitabı önemli kılan, cinayetin arka planını ortaya koymasının yanı sıra toplumsal psikoloji açısından da bir çözümleme yapmasıdır. Santiago Nasar'ın kitabın sonundaki cümlesi etkileyicidir. Bunu anlamak için kitabı okumak gerekse de, kitabın sonundan bir alıntı yapmak istedim.
"Placida Linero, tehlikenin geçtiğini sanmıştı. Sonra yatak odasının balkonuna çıkmış, Santiago Nasar'ı kapının önünde kendi kan gölünün ortasında kalkmaya çabalayarak tozun toprağın içinde yüzükoyun yatarken görmüştü. Yan yatarak toparlanmış, dışarı sarkan iç organlarını elleriyle tutarak, rüyadaymış gibi yürümeye başlamıştı.
Evin çevresini tam olarak dolanıp mutfak kapısından içeri girebilmek için yüz metreden fazla yürümüştü. Daha uzun bir yol olan sokaktan gitmek yerine, bitişik evden içeri girmeyi düşünebilecek kadar aklı başındaydı henüz. ... Argenida Lanao, Santiago Nasar'ın, adımlarını ölçe biçe her zamanki zarif haliyle yürüdüğünü, kıvırcık saçları darmadağın olmuş arap yüzünün her zamankinden daha yakışıklı olduğunu anlattı bana. Kahvaltı masasının önünden geçerken onlara gülümsemiş, evin arka kapısından çıkıp gidene kadar yatak odalarının içinden yürümeyi sürdürmüştü. ... Halam Wenefrida Marquez, ırmağın öte yanındaki evinin avlusunda bir tirsi balığının pullarını temizlemekle uğraşıyordu, Santiago Nasar'ın eski rıhtımın merdivenlerini inip kendinden emin adımlarla yürüdüğünü görmüştü.
"Santiago, yavrum!" diye bağırmıştı. "Neyin var?"
Santiago Nasar onu tanımıştı.
"Beni öldürdüler, Wene Hala" demişti".
onu okurken yağmuru koklar güneşi duyarsınız, hatta o sırada esen rüzgarın kaldırdığı toz gözlerinizi yaşartır. sizi alıp gökyüzüne çıkarır ve bir anda 'pat' diye yeryüzüne bırakır. kümese hapsedilmiş melekler, aşık olunası deniz erkeği ölü estebanlar hikayelerinin figüran tadında sıradan kahramanlarıdır.
onu okurken, macondo kasabasında kendinizi çırılçıplak bir şekilde kahkaha atarken bulmanız şaşılacak bir durum değildir. çünkü aralık ayında macondo kasabasında ortalık sıcaktan kavrulurken; siz; kendinizi; öğlen uykusundan kulaklarınız ağustos böceklerinin sesinden sağır olmuş; ve terden sırılsıklam bir halde uyanmış; sandık kokulu çalışma odanızda devrim savaşçısı bir albayı beklerken de bulabilirsiniz.
macondo kasabası kolombiyadadır..
gabo üstad da kolombiyalıdır..
bu durumda gabo ustanın bağımlısı olduysanız o artık o eski siz değilsinizdir.
haaa.unutmadan.....
gabo ustanın vasiyeti diye ortalıkta dolaşan forward tarzı e-postalar ve entriler tamamen hayal ürünü olup buna inananlar da lanetlenmiştir.
yaşayan yazarların büyüklerinden. ölünce de ölmüş yazarların büyüklerinden olacak. Allah uzun ömür versin. büyülü gerçeklik diye bir akımdan bahsedilir, o akımın temsilcisi denir. aslında akım makım bir tarafa, durum şöyledir; üstad bir masal anlatır, ama bu masalı masal diye masal gibi anlatmaz, gerçek gibi anlatır. detaylarıyla, ayrıntılarıyla, feriştahına kadar. öyle yapar.
şu an hayatta olan en büyük yazarladan biridir kesinlikle. Yeni nesil hiçbir yazarla kıyaslanamayacak derece büyük ve usta bir yazardır kendisi. Yüz yıllık yalnızlık adlı kitabı ise dünyada yazılmış en iyi romanlaran biridir bence ve bir yazarın ulaşabileceği en son noktadır.
kolombiyalı nobel ödülüne sahip yazar. kitapları başdan monoton gelsede kısa sürede bitireceğiniz cinsden. kolombiya gibi güney amerika ülklerinde okullarda zorunlu olarak kitapları okutulur. can yayınlarında 1984 den beri kitapları çıkar.
nobel ödüllü, hayran olunası bi hayal gücüne sahip, kolombiyalı yazar.
yüzyıllık yalnızlık, kolera günlerinde aşk; ismi söylendiğinde akla gelen kitaplarındandır.
kolombiyalı yazar, gazeteci, yayımcı ve hikaye yazarıdır. kitaplarından bir çoğunun dilimize çevirisi yapılmıştır..
aynı zamanda yaşam için 13 satır adlı yazının bu yazara ait olduğu söylenmektedir.
yaşam için 13 satır :
1. seni sen olduğun için değil, seninle birlikte olduğumda ben olduğum için seviyorum.
2. hiç kimse gözyaşlarını hak etmez, onlara lâyık olan kişi ise seni ağlatmaz.
3. birinin seni senin istediğin gibi sevmemesi, onun seni tüm varlığıyla sevmediği anlamına gelmez.
4. gerçek arkadaş, elini tutarken kalbine de dokunandır.
5. birisini özlemenin en kötü biçimi yanında oturuyor olup ona hiçbir zaman ulaşamayacağını bilmektir.
6. hiçbir zaman gülümsemekten vazgeçme, üzgün olduğunda bile ! gülümsemene kimin, ne zaman aşık olacağını bilemezsin.
7. tüm dünya için sadece bir kişi olabilirsin fakat bazıları için sen bir dünyasın.
8. zamanı onu seninle birlikte geçirmeye hazır olmayan biriyle geçirme.
9. belki de tanrı uygun kişiyi tanımandan önce yanlış kişilerle tanışmanı, onu tanıdığında minnettar olman için istedi.
10. "bitti" diye üzülme, "yaşandı" diye sevin.
11. her zaman seni üzecek birileri olacaktır, yapman gereken insanlara güvenmeye devam etmek, kime iki defa güveneceğine daha fazla dikkat etmektir.
12. birini daha iyi tanımadan ve bu kişinin senin kim olduğunu bilmesinden önce kendini daha iyi bir kişiye dönüştür ve kim olduğunu bilerek kendine güven.
13. kendini çok zorlama, en güzel şeyler ummadığın zamanda olur.