m 16 2sinin de üniversite mezunu meslek sahibi ağbisidir.g3 ağbisine özenip liseyi bitirmiş össyi kazanamamıştır.kalaşnikof ise küçük yaştan beri sanayide çalışmaktadır.
ak-47'nin iç mekanizmasında bir gram küf, pas, kir bulamazsınız. ak-47 hafiftir, seridir, tepmesi makuldür, mekanizması basittir. söküp takması çok hızlı ve kolaydır. arka mandalını tutup çektiğinizde şak diye dağılır. kalaşnikof g3 gibi sorun çıkarmaz pek. bakımı yapılmasa bile yıllarca çalışır vaziyette kalabilir. ama isabet oranı g3'e göre daha düşük. bir g3 bakımlı ve ayarlı olduğunda üstün tahribat ve isabet yeteneğiyle ak-47'yi üzer.
g3 mermisi vucuttan çıkışta kocaman bir delik açar, direkt öldürme maksatlı bir silahtır. kalaşnikof mermisi vucuda girdiği gibi çıkar, genelde öldürmez yaralar. savaş meydanında ise yaralayan silah makbuldür. yaralıyı en az iki arkadaşı taşıyacağı hesap edlir, bir isabetli atışla 3 kişiyi saf dışı bırakmış olursunuz. bu yüzden kalaşnikof savaş meydanında daha etkilidir. nato kalaşnikof türü yaralayan silahlara geçme planları yapıyormuş o yüzden (askerdeki komutanımın yalancısıyım).
G3 ile atılan tek mermi belden yukarı gelirse öldürür. Belden aşağısı bacaklara falan gelirse sakat bırakır.
Keleş ile kafaya mermi yesen bile düşük bir ihtimal olsada yaşama şansı olur(ibrahim tatlıses)
G3 daha üstün bir silahtır. Keleşin tek avantajı bakım istememesidir.
TÜRK ordusunun ana piyade silahı g3'dür. Her ne kadar başarılı bir silah olsada artık çağın gerisinde kalmış bir silahtır. Yavaştan yerlerini Türk yapımı mpt-76'lar alacaktır.
askerde silah görmüşlerin ağızları sulanırcasına anlattığı temel askerlik bilgisidir. Neymiş efendim g3 vücutta bir delikten girip döne döne arkada koca delik bırakarak çıkarmış da, yok efendim atıp 200 metreden vurmuş da, artık bunun yerine sadece yaralayan bir silah varmış da, o daha çok zarar verirmiş de. keleş** muhabbetlerini saymıyorum bile, ama onun da en bomba konusu askerlere kelimesi kelimesine ezberletilen silahın tanımıdır. barutun ateşlenmesiyle gazın geri tepmesiyle ble ble ble.
Ben de askerlik yaptım. Benim 2. dünya savaşından kalma keleşle dokuz tane mermi attım, toplasan 10 içtimaya çıktım. silahım onun dışında periyodik bakımlarında cilalanıp pırıl pırıl olması dışında teslim edilmesi haricinde silahlıkta yattı da yattı. kafadan sakat ve nöbet takıntılı bir çocuğu dolu şarjörle nöbete diktiklerinde ve mermiyi namluya sürdüğü anda üzerine yürüyüp şarjörü ve mermisine el koymak dışındaki tüm askerlik maceralarımda karşılaştığım en baba silah bahçe makasıydı.