II. Dünya Savaşı’ndan sonra ABD’nin girişimi sonucunda 7 ülke (G7), dünya ekonomisini makro planda idare eder hale gelmişti.
1991’de SSCB’nin sosyalist yapısı dağılıp karşımıza liberalleşme eğilimindeki bir devlet olarak Rusya çıkınca, o da dahil edilerek dünya patronları G8’e yükseltildi.
Ama 1997 yılında ekonomik parametreleri yükselen kıta olan Asya’da mali kriz ortaya çıkınca dünyadaki parasal dengeler etkilendi.
ABD’nin II. Dünya Savaşı’ndan sonra kurduğu ekonomik ve siyasi dünya imparatorluğuna karşı var olmaya çalışan yeni blokların tabii ki ekonomi-politik açılımları da söz konusuydu. Ayrıca Çin-Hindistan Ekseni denilen yeni ekonomik atılımların veya Şangay Beşlisi türü jeo-ekonomik temelli potansiyel yeni havzaların G7 ülkelerinin ekonomik ve siyasi hesap ve işleyişlerini etkilememesi mümkün değildi.
BM Güvenlik Konseyi’nde birinci dereceden siyasi, sosyal ve ekonomik dünya olaylarına ‘müdahale etme veya etmeme’ konusunda ‘veto yetkisi’ bulunan 5 daimi kapitalist ülke (ABD, ingiltere, Fransa, Rusya, Çin), emperyal bir tarihe ve pratiğe sahiptir. Küresel çapta sömürü ve işgal pratiği ile kirli olan bu 5 daimi üyeye en önemli itirazı Türkiye adına Recep Tayyip Erdoğan dile getirmiştir: ‘Dünya beşten büyüktür.’
Yine son Türkiye Başbakanı Ahmet Davutoğlu da bu itirazı açarak devam ettirmiştir: ‘Dünyada paradigma değişimine ihtiyaç var. BM Güvenlik Konseyi için reforma ihtiyaç var.’
Erdoğan, BM yapısının değişmesini 10 yıldır dile getirmektedir. GK’nun 5 daimi üyesi ile devletler ve toplumlar arası kangrenleşmiş konulara adalet eksenli bir çözüm bulunamayacağı açıktır.
Kaldı Irak’ı bombalayıp yüz binlerce sivil Müslümanı katleden ABD imparatorluğu güdümündeki Koalisyon Güçleri, BM Güvenlik Konseyi’nden bile karar çıkartmayı gerekli görmediler.
15-16 Kasım’da Antalya-Belek’te yapılacak G20 toplantısından önce Erdoğan, Ankara’da gerçekleştirilen DEiK’te (Dış Ekonomik ilişkiler Kurulu Toplantısı’nda) Suriye’deki zulüm sistemini ve muhtemel göç dalgalarını anlatırken, daha önce BMGK yerini G20’lerin almasıyla ilgili görüşlerine de işarette bulunmuştur.
O zaman G20 neyi ifade etmektedir?
1990’ların başında Anglo-Sakson Ekseni’nin ekonomik hâkimiyetine karşılık ağır ağır belirginleşen 2 ekonomik nüfuz bölgesi daha gündem olmaya başlamıştı. AT’dan (Avrupa Topluluğu) AB’ye geçen Avrupa ve önünü Japonya’nın çektiği Pasifik Havzası.
Ancak süreç içinde ABD-AB dayanışmasına karşı başını Çin ve Hindistan’ın çektiği BRiC (daha sonra BRiCS) denilen yeni bir blok (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin, Güney Afrika) oluştu.
Necmettin Erbakan’ın D8 tarzını realize etmek konusunda en önemli çıkış Türkiye’den geldi. Türkiye AK Parti iktidarı ile ‘Orta Ölçekli Bölgesel Güç’ haline gelme konusunda (Kafkasya, Balkanlar, Ortadoğu’nun ve enerji nakil hatlarının ortasında) ciddi bir potansiyel güç olmaya, oluşturmaya başladı.
Ayrıca Türkiye, Küresel Güney ile MiNTS Bloku’nu (Malezya, Endonezya, Nijerya, Türkiye, Suudi Arabistan) oluşturma arifesindeydi.
işte Asya 1977 mali krizinden sonra G7 ülkeleri dünya ekonomi ve mali yönetimini, ekonomik ve siyasi nüfuz gücü olarak en etkili 20 ülke ile paylaşmaya karar verdi.
G20’lerin gündemini belirleme sırası 2015 yılında Türkiye’de.
Dünyadaki ekonomik krizleri önlemek amacıyla çalışan, ABD, AB, Japonya, Almanya, ingiltere, Fransa, italya, Kanada, Arjantin, Avustralya, Brezilya, Çin, Hindistan, Endonezya, Güney Kore, Meksika, Rusya, Suudi Arabistan, Güney Afrika ve Türkiye'nin oluşturduğu gruptur.
uzakdoğu, rusya ve brezilya'nın finans piyasalarının çökme ihtimaline karşılık 1998 yılında oluşturulmuştur.
edit: içinde g8 ülkelerini de barındırmaktadır.
sanıldığı gibi üye devlet sayısı 20 değildir. avrupa birliği komple g20'ye dahil olduğundan g20ye dahil ülke sayısı 43tür. DÜnya ekonomisinin de %85'ini g20 ülkeleri kontrol eder.
ana amacı hiçbir ülkenin kendi başına radikal kararlar almamasını sağlamak olan grup.
türkiye, g20 anlaşmasını imzalayarak hayatının en büyük salaklığını yapmış durumda. nerde çokluk orda bokluk düsturunu tekrar hatırlatmakta fayda var. 30 kişinin bir sorunu çözmesi mi daha basit yoksa 2 kişinin mi? bu kadar kalabalık bir topluluğun küresel kriz konusunda hızlı ve etkin bir çözüm yolu üretebileceğine inanmak peri masallarına inanmak kadar salakça..
Nisan ayı sonu, Mayıs ayı başı gibi bir tarihte Türkiye'de yapılması beklenen konferans. Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'ın açıklaması.