yolda, metroda, dolmuş ya da otobüste güzel mi güzel, şirin mi şirin bir kız görünce, uygar, medeni bir insan olmak adına, kıza ikinci kez bakmayacağına dair kendinle anlaşma imzalayıp, en geç 20 saniye sonra, "lan ben bu kızı bi daha nerden denk gelicekte görücem, niye kendimi boşu boşuna frenliyorum ki," diye düşünüp, bir yandan umarsızca çaktırmamaya çabalayarak o güzel kızı süzmek, yüz ve vücut hatlarını zihne kazımaya gayret etmek."
dükkanın önünde oturuyorsun yoldan gelip geçen hatunlar var, etrafında komşu esnaf olsun oralarda bulunan müşteriler olsun falan filan birsürü insan var, uzaktan güzel kız göründü, ulan bakmayayım şimdi herkez farkedecen beni abazan sanacak şeklinde kendi içinde kuruntulara düşüyorsun. ama belli beceremeyeceksin bakmayı illa gözün kayacak, e napıyoruz o zaman. hatun uzaktan görününce sadece karşıya bakılır, bu pozisyonda soldan gelen güzel hatun 5 metre mesafeye kadar kafa çevrilmeden farkedilebilir, hatun son 5 metreye girdiğinde kafa hatunun gittiği yöne çevrilirki gözgöze gelinmez, zaten sabahtan beri o tarafa bakıyormuşcasına davranılır, hatun kişi önünüzden geçtikten sonra gözden kayboluncaya kadar kalçalarına bakabilirsiniz. aynı zamanda baktığınız yönden yeni bir hatun kişi görününce aynı tekniği diğer yöne kullanarak devamlılığı sağlarsınız. bu döngü böyle sürüp gider.
irlandalı büyük romancı ve oyun yazarı samuel beckett'in; "hep denedin, hep yenildin... olsun, gene dene, gene yenil... daha iyi yenil!" sözlerini hatra getiren, iyi niyetli, kendini geliştirmeye çabalayan erkek gayreti.
hiç tanımasa da kızın götünü kaldırmamak için, hiç tanımasa da abaza sanılmamak için yapılan girişimdir.
başlarda zor olsa da bir süre sonra alışılır, gelenin geçenin farkında bile olmaz insan.
bunun tek dezavantajı arada kesen filan olursa, biri söylemedikçe onun da farkında olunmuyor.
