trt 6 nın kürtçe yayınından pek de memnun olmayan 'hanımefendi'. ahmet kaya ya devlet seneler sonra da olsa sahip çıkmaya başlayınca rahatsız olmuş kendileri.
sayın 'hanımefendi' bu devletin zeytin dalına siz sıkıca sarılın ki, bizler de sizin samimiyetinize inanalım. bizden yanımızda mısınız yoksa diğerlerinden yana mı ?
önce eşini güzel insan ahmet kaya'yı, ardından da kardeşi güzel insan yusuf hayaloğlu'nu kaybederek acısını dindirememiştir bi türlü. allah sabır versin.
o kadar kalite bir kişi ki ahmet kaya'nın kızlarından bahsederken sürekli olarak çiğdem kaya'dan da bahseder. bilen bilir çiğdem kaya gülten hanım'ın kızı değildir. ilk eşi emine kaya'dan olma kızıdır. televizyonlarda gülten hanım'ı sürekli ahmet kaya hakkında konuşurken görürüz de bir gün de keşke ilk eşi çıksa televizyona ve onun hakkında bildiklerini anlatsa.
şimdilerde çırağan sarayı toplantılarında siyasetçilere biatlarını sunup, el etek öpen sanatçılara sormak isterdim bu gün nimetlerinden faydalanmaya çalıştığınız sürecin sancılarını ahmet kaya yaşarken neden bir tekiniz çıkıp arkasında durmadı. o gün hiç biriniz sırça saraylarınızdan başınızı uzatıp dışarı bakmadınız, pislik üzerime sıçrar dediniz ayaklarınızı sokağa bile basmadınız, yetmedi sahnedeki sancılar yaşayan sanatçıya çatal bıçak elinize ne geçtiyse fırlattınız. o gün rahatınıza düşkündünüz bu gün hala düşkünsünüz. çırağanda ki gösterişli toplantılara katılıp medyatik show yapıyor ama hala tekiniz dahi...
vijdanlarınızı rahatlatmak gibi bir düşünceniz olmaz sizlerin, flaş patlamaları olmaksızın tuvalete bile hitmek istemeyen sizler hiç olmazsa o gün köstek olup bu gün nimetlerini yemek istediğiniz olayların en büyük kayıp verenlerinden biri olan gülten kaya dan özür dileyin. açılıma falan destek vermeniz gerekmez bu kadarını yapın yeter.
kim olduğu hangi oluşuma mensup olduğu iyi ya da kötü insan olduğu gibi tüm ihtimalleri ortadan kaldıralım 5 dakikaklığına.
şu şiiri okuyalım. bu nasıl bir şiir yahu;
hele bir ışıklar sönsün
hele bir kapansın kapılar
sular durulsun
bıçak atacağım tam on ikiden
kısa devre yapsın kalbim
ellerim inatla dökülsün cigaraya
dağlarda Ay büyüsün
sular köpürsün
sen beni o zaman gör
hele küssün meydanlar
dehşetin oğlu ölsün
ağır bir köpek karanlığı
tüm mayınlar patlasın
sen beni o zaman gör
kaldırımlara yağmur dökülsün
dağılsın dişlerimdeki gülüşler
kaybettiklerim bir dönsün
sen beni o zaman gör
yalnızlık ne demek
kül olsun uykular
kuşlar silinsin gözlerimden
saçlarında kırılsın Kar
baştan çizilsin uçurumlar
kırılsın Camlar
sen beni o zaman gör
nedir bu başımdaki felaket
kırk yıldır sefaletle bu ahmet
kefenimi Alın dikin bi zahmet
gömün beni gömün beni bir başıma...
cumhurbaşkanlığı köşkünde "tabii ki hayallerimizi ve dünyayı değiştirme inancımız, parklardaki ve dağlardaki çocuklarımızınki kadar temiz ve taze tutarak. teşekkürlerimle." cürretini kendinde bulabilen insandır.
vah sana vahlar sana türkiye cumhuriyeti, cumhurbaşkanlığı köşkünde dağdaki itlerin propagandası yapılır hale geldi, getirildi.
meclisi söylemiyorum bile.
not: gezi parkındaki insanlarla, dağlardaki itleri bir arada kullanması da zaten yanlıştır.
Rte tarafından el üstünde tutulan nadir kişilerden. istese vekil bile olabilir. Çünkü kocası kendisine zamanında sahip çıktı. Sanırım kendisi deme yakın.
