sıcacık, masum ve şirin bir karadeniz dizisidir. nejat işler' in karizması, şevval sam' ın tatlılığı ve tabi kazım koyuncu' nun * muhteşem sesi ve türküleriyle hepimizin severek izlediği en kaliteli dizilerdendir. kadir' in mektubunu da unutmak mümkün değil tabii..
--spoiler--
Ömrümün kalanını seninle geçirmek istiyorum, Beraber yaşlanmak, beraber ölmek. Bir erkeğin bir kadına söyleyeceği bundan fazla ne var ki?
--spoiler--
bugüne kadar karadeniz temasıyla istanbulda çekilen en güzel dizidir. bir daha hiçbir diziden o tadı yakalayamadım ben zaten onlarda çekmediler çektilerse de beceremediler.
1989 yapımı bir türk filmidir aynı zamanda. başrollerinde fikret hakan ve salih kırmızı oynuyor. çok güzel bir aşk ve deniz hikayesi olarak kalmış aklımda. şu adresten izlenebilir.
nejat işler, şevval sam ve en önemlisi kazım koyuncu'yla tanışmama vesile olmuş dizidir. ben bu diziyi izlemeye başladığımda bacak kadardım. o zaman hem gülümseten hem düşündüren bir dizi olmasından mütevellit çocuk halimle etkilenmişim işte. etkileniş o etkileniş. aradan nerdeyse on yıl geçmesine rağmen diziyi yaklaşık on kere ve tüm bölümleriyle izledim. hani insanların çok sevdiği filmler olur ya tekrar tekrar izledikleri öyle bir takıntı yarattı bende. belki basit bir hikayesi olabilir lakin her izlediğimde farklı şeyler öğretti, değişik duygular hissettirdi bana.
bütün karakterlerinin iyi olmasıydı belki de beni etkileyen. onlar hep iyi insanlardı yaşadıkları şeyler hep hayat vasıtasıyla önlerine çıkmıştı. tabi ki böyle kişilikler sadece masallarda ve dizilerde olurdu. yaşadıkları duygular çok samimiydi. günlük hayatta içimize düşen fakat fark etmeden sıradanlaştırdığımız bütün duyguları hatırlamama vesile oldu. aldığımız her nefeste, geçen her dakikada yaşadığımız; artık bize rutin gelen şeylerin aslında bizde nasıl derin izler bırakabileceğini gösterdi bana. sadece aşk değildi benim o dizide gördüğüm. tabi aşkı da çok iyi anlatmıştı, aşkı kişiselleştirmişti mesela. aşık olunanın bir önemi yoktu maşuk için. başkasıyla evlenmiş, hayata gözlerini kapatmış, ya da sürekli zarar vermiş, üzmüş olabilirdi. ama önemli olan maşukun onu bir ömür beklemesiydi.
dizideki karakterler bencil değildi. vicdan muhasebesi yapan insanlardı. kendileriyle birlikte herkesi düşünürlerdi. günümüz insanın temel eksikliğinin bu olması da önemli bir sorun tabi.
bu diziyi her izlediğimde ne kadar boş bir hayatım olduğunu, hayatımda merkezine koyduğum şeylerin sıralamasında yanlışlık yaptığımı fark ederim hep. kendimi sorgulatır bana.
dizinin senaristi rüya işçileri diye bir gurup. ilker aslan, meriç demiray, cem görgeç, barış erdoğan, cenk boğatur. benim için gerçekten rüya işçileri onlar. bir rüyayı ilmek ilmek işlemişler.
kazım koyuncu hakkında ne desem kelimeler kifayetsiz kalır zaten.
sonuç olarak bu dizi bende karadeniz aşkı doğurmuştur. rüyalarımı karadenizle işliyorum artık.
kazım koyuncunun müziklerini yaptığı karadeniz dizisi.
insan izlerken o müziklere hayran kalmadan duramıyo. hem karadenizli olup hem kazım koyuncuya bayılınca insan 4-5 kere izlese de sıkılmıyor.