Kalabalık bir yemek davetinde, yahut yemek sofrasında kalbi onulmaz bir şekilde kırılmış, ağzına attığı lokmayı çiğnerken içinden akan gözyaşlarını ekmeğe katık etmiş kızdır.*
Yaşamak şimdi ekmeğine katık etmektir gözyaşlarını
Ağlama duvarına çivilenmiş çünkü ahşap çerçevesi ömrümün
Çünkü vesikalık gülüşlerimi öfkelenip çekmeceye kapatmışım
Fotoğraf karelerinde takındığım suretten utanıyorum
Günahlarımı durulamaya gidiyorum ağır adımlarla
Musluğun altına dayıyorum eski sevişmeleri
Tenimden düşen bin parça
Gömleğimi yine ters giymişim
Sakallarımın jiletlere direnişini izliyorum bir süre aynada
Gözlerim karıncalı gösteriyor sabahları
işaret parmağımla dudaklarımı kesiyorum-ki bu sus demek tıp literatüründe
ipuçlarından saçlarımın cesetlerine ulaşmak mümkün
Mümkün suç oranını alnımda hesaplamak
iyi de mutlaka bir yol olmalı geri dönmek için
Nerede başladım bu hikâyeye bak şimdi neresindeyim özgür'lüğün
ismim alay konusu olmuş esaretime
Öznesi gizli mektuplar yolluyorum durmadan kendime
Postada takılmasın diye dua ediyor yalnızlığım
Sadece çocukluğumdan cevap bekliyorum