sadece ders çalıştıkları için hemen kendilerini süper zeki sanan öğrencilerdir. eşit ağırlık öğrencileri azcık çalışsa, sözel öğrencilerinin de ilgisi olsa sayısala gayette güzel geçerler sizin sayısal derslerdeki başarılarınızı.
not: ben eşit ağırlıktım.
Bence bu durum tamamen eşit ağırlık ve sözel öğrencilerinin kendilerini ezik hissedip sayısalcıları dışlamak istemeleridir. Çalışana başarımı yok lan. Sanki önünüzden alıyorlar. Çalış o kafa sende de olsun.
Anormaldir bunlar efendim, kendileri aşağılanma korkusuyla yaşarlar. Çevremde var bi kaç tane böyle. Tamam dersleri iyi falan ama ne çevreleri var, ne manitaları vardır bunların. Bi de bi o kadar da bakımsız, tipsizlerdir. aşağıda görülmesi gereken kanaatimce kendileridir...
çoklu zeka kuramından bihaber beyinsizlerin çoğunlukta olduğu bölümdür sayısal bölüm. Dışarıdayken birisi bölümümü sorsun da söylesem manyaklığına kadar varabilir.
sayısal derslerin ne kadar iyi ise o kadar zekisin mantığının hakim olduğu bir ülkede yaşayıp da sayısal yapabilen insanlar arasında götü kalkık olmayacak yoktur herhalde. adamlar iki tane fizik matematik problemi çözdüklerinde ilah gibi karşılanıyorlar lan bu ülkede. şimdi onların götü kalkmasın da bizim götümüz mü kalksın ?
okuduğum okulda eşit ağırlık, sayısal ve dil bölümleri vardı. sözel yoktu. ingilizceye olan merakım ve yatkınlığımdan dolayı dil bölümünü seçmekte kararlıydım. amma velakin, lise 1'deyken dershaneye kaydolacaktım ve babam bunun için dershaneye gitmişti. dershane müdürü, hocaları falan da babamı nasıl kafaladıysa artık, indirimli mindirimli ayağına 3 yıllık kaydettirmişler beni. oyuna getirmişler güzel gönüllü babamı. hoş mu? değil tabi.
malum, lise 1'de henüz bölüm olayı yoktu. 2. sınıfa geçerken seçerdik. bizim dershanede de dil bölümü yoktu, şans bu ya. para boşa gitmesin falan diye dil bölümünü seçemedim. * hem ben süper lisedeydim, anadolu öğretmen varken kazanamazdım ingilizce öğretmenliğini. tercüman olabilmek için de 100 sorudan 98 falan yapmak lazımdı. o kadar zeki değilim ben falan diyerek amaçtan saptım.
iki seçenek hakkım vardı artık; eşit ağırlık ve sayısal. hangisini seçsem, ooo piti piti falan derken, sayısalı seçmeye karar verdim. eşit ağırlıktan yapabileceğim tek meslek olarak hukuğu görmekteydim, ama hukuğu s*ksen kazanamazdım afedersin. hem dedim aga bu sayısal çok havalı. hangi bölümdesin diye soranlara "sayısal" dicem olm. daha n'olsun diyerekten sayısal bölümünde buldum kendimi.
gel zaman git zaman, baktım kafa kimyaya basmıyo, fiziğe basmıyo, biyolojiye basar gibi yapıyo ama yok, o da olmuyo. sadece okulda ve dershanede karşılaşıyorum kendileriyle. ben anlıyo, dinliyo gibi yapıyorum ama yok. olmuyo lan, zorla mı?
öss'ye girdik, bi bok yapamadık falan. lan sonra bir de baktım beden eğitimi okuyorum.
genellikle erkeklerle ilgilenmeyen ve çirkin olan kızların ve sınıfında umduğunu bulamayıp sözel kızlarla çıkan erkeklerin bulunduğu sınıftır, her biri tıpa mühendisliğe kafayı takarak lise hayatı geçirir, asosyal olma ihtimalleri yüksektir, öğretmenler tarafından gözde sınıftırlar daha bir üstlerine düşülür öğretmenlerle iyi anlaşılır.
sayısal öğrencilerinin tamamında bulunan sendromdur. sözel öğrencileri gezip tozarken, derslerine daha az çalışırken onlar fiziğidir, kimyasıdır uğraşır dururlar. hava atılacak değil acınan taraftadırlar genelde ama bunu fark etmeleri zaman alır. not: eşit ağırlık öğrencisiydim. eskiden çooook eskiden. *
sözeli, eşit ağırlığı çok sevdiğinden değil de sayısala kafası basmadığı için seçen güruhun, rekabet edemediği topluluğa bok atmasıdır. Sayısalcıların ygs de 160 soruyu yetiştirmek için biyerleri terlerken 120 soruyu yetiştiremediği için ağlayan kesimin söylemidir.