içsel söyleyişi susturulduğunda gerçekleşen olay, buna görme denmesinin nedeni "görsel" algıya olan aşinalığımızdan bedenin algıladığı duyusal veriyi görsel imgelere dönüştürmesindendir.
"bakmak" fiilinin bir adım ötesidir. çünkü bir nesneyi algılayabilmek için bakmak yeterli değildir, o nesnenin görülmesi gerekir. fakat unutulmamalıdır ki görmek için ilk önce bakmak gerekir.
jose saramago'nun Körlük'ten az daha popüler olan, ama körlük kadar bilinmesi gereken kitabı.
--spoiler--
Roman bir yağmurlu bir pazar günü genel seçimler ile başlar. Gün biter, kimsenin oy vermediği görülür. Bu insanlar neden oy vermemişlerdir.
--spoiler--
Demokrasi'nin sorgulanması, tıpkı Görmek'te olduğu gibi toplumun kollektif bir hareketinin sonucunda, seçenin seçilenin, bizi aslında kimin yönettiğinin tekrar tekrar sorgulandığı ve keşke bizde de böyle bişey olsa dedirten roman...
cogu zaman cok yakinimizdaki insanlari goremeyiz genellikle. bazen gecmisten gelen bir habercinin o cok sevdigimiz insani anlatmasi iyi gelir. gormek icin uzaga cekinmek gerekebilir.
- ne kadar uzaga mesela?
eliniz degecegi kadar bir mesafede.
ornegin bir ressam, bir kol uzakligindadir tualinden. yoksa gorurusunuz gormesine ama resim yapamasiniz.
Zamanın birinde alim zatlardan biri bir nehir kenarında namaza durmuş. Mecnun tam o sırada "alim" zatın önünden geçmiş. Adam öfkeyle namazını bozarak: 'Bre melun görmez misin ki namaza duruyorum, ne diye önümden geçersin?' der. Mecnun'un cevabıysa ilginçtir: 'Ben Leyla'nın aşkıyla senin namaz kıldığını görmezken, sen mevlânın aşkıyla beni nasıl gördün?'