halil sezai paracıkoğlu'nun yorumladığı, saatlerce dinlenilesidir. yok böyle bir şey, yok böyle bir yorum diyoruz, yaklaşık 2 saattir aralıksız dinliyoruz.
rüzgarın şiddetli eserek çevreyi kısmi zarara uğratmasıdır. Her fırtınadan önce mutlaka bir sessizlik olur. Sessizliğin ardından birden kopup geliverir. Fırtınayı kar, dolu, yağmur desteklerse daha vahim sonuçlar ortaya çıkar.
sabahtan beri ağzıma dolanan müthiş şarkı. bir adamını melankolik sesi, ve bir gitar, hepsi bu. hem duru, hem de etkileyeci bir parça. demek ki iyi şarkı yapmak için, envai çesit bilgisayar ortamı aletleri gerekmiyor.
(bkz: halil sezai paracıklıoğlu)
"geçse de yolumuz bozkırlardan,
denizlere çıkar sokaklar"
daha ne desin? bozkırın çocuklarından denizin çocuklarına bir armağan niyetinedir. denizlere duyulan özlemdir ve uçsuz bucaksız mavinin baş döndüren özgürlüğüdür bu...
filmin anahtar kavramları: zengin kız fakir oğlan çatışması, nefretle başlayan duyguların aşka dönüşmesi, ıssız ada, uçak, tekne, deniz, fırtına, mutlu son. gerek diyaloglar gerek senaryo olsun her açıdan sıkıcı bir yaz gününde televizyonda karşınıza çıktıysa izlenilebilecek bir film. eğlendiriyor sözlük öyle böyle değil.*
"Bütün fırtınalar yıkım getirir;
ama yağmurla birlikte hem tarlalar sulanır,
hem de gökyüzünden bilgelik yağar.
Bütün fırtınalar gelir geçer.
Ne kadar şiddetliyse o kadar kısa sürer..." *
üsküdar'da fena hissedilendir. amk evi zaten korku filmlerinden çıkma. gece lambası da tam benim odaya vuruyor. üstelik seçim bayrağı da ritmik bir şekilde odayı karanlığa boğuyor. gel de sakin dur.