dinleyen birisi adamın beceriksizliğine, ''bak şimdi adamın biri...'' der demez yalandan gülerek yerlere yatar, kimisi de fıkranın bittiğini bile anlamayıp, ''eee sonra ne olmuş?'' diye sorması ile başarısızlığını bu şekilde adamın yüzüne vururlar. anlatamıyordur. anlatamıyorsan her şey müstahaktır.
-ahmet abi ne oldu ya rengin solmu?
-bak, şu mahmut bana bir daha fıkra anlatmaya başlarsa, beni vur tamam mı? ya bozulmasın diye gülümsemeye çalışırken surat kaslarımla elli kilo halter kaldırıyorum. hala yanaklarım ağırıyor.
-bilmem mi ya. geçen gün de bana bir tane anlattı yanlış yerlerde gülmüşüm. ''sen zaten anlamazsın geri zekalı'' dedi, kızdı.
-ne diyeyim inşanlah bütün fıkraları unutur.
-amin.
demem o ki, dünyanın en zor işlerinden biridir fıkra anlatmak. risktir. işin ucunda madara olmak vardır çünkü. sadece fıkra bilmek yetmez, insanları güldürmek için bazı taklitler geliştirmek gerek.
basit mi kardeşim, güldürmek en zor iş. yapamıyorsan bırak. senin yüzünden, yalandan tebessüm ede ede gerçekten gülmeyi unuttum lan.
fıkrayı delinin verdiği cevap şaşırtıcıydı diye bitirmeye çalışınca hep beraber verilen tepkiden sonra olayın üstünden 1 buçuk yıl geçti ama hala makarası yapılıyor ve o arkadaştan bir dahakine delinin verdiği cevap herkesi hayranlığa düşürecek cinsten imiş gibi bir cevap bekliyorum.
belkide sonunda güleceğim fıkrayı anlatan dan dinlerken, anlatanın aralarda sonunu aklına getirip gülerek anlatması beni fıkra anlatan insanlar dan soğutmuştur.
fıkraların arasında duraksayıp fıkranın devamını hatırlamaya çalışarak karşısındakileri sıkacak kadar zavallılardır. kimse fıkranın sonunun geldiğini anlamaz. halbuki kişi çoktan fıkrayı açıklamaya başlamıştır bile. **
Kendisi bildiği ve komik olduğunu düşündüğü için durmadan fıkrayı anlatırken güler ve fıkra yarıda kalır çok sinir olurum hele bir de sona yaklaştığını anladıkça cümleleri tekrarlarda tekrarlar anlamsız bir şekilde aklınca heyecan katıcak sonra bide o fıkranın gülünç bi sonu yoksa hiç hoş olmaz.