Bir nevi eziyettir.
Susss suss allah aşkına susss diye böğüresim gelse de, dişlerimi sıkıp gülümseyerek dinlemeye çalışıyorum.
Bozulmalarına gönlüm razı olmuyor.
Yazık uğraşıyor, çabalıyor diye mecburen gülümsüyorum.
Ama bazen anlatanın performansı öyle berbat oluyor ki, vallahi sandalyeden düşüyorum, katılıyorum.
Beni alıyor bir gülme...
Anlatan mesut, ben mesut yuvarlanıp gidiyoruz..
+ Sonra adam gitmiş demiş ki. Yok öyle değildi, kadın demiş bunu. Ama o adama diil başkasına.
- eeee çatladım
+ sonra demiş yok artık eşşekden mi düştün. Ben anlatınca komik olmuyo, orjinalinde oku.
- mantıklı.
aslında baya eğlencelidir, dinleyici sayıcı 2 veya üzeriyse kahkaha bombardmanı demektir. düşünsenize karşınızda fıkra anlatamayan biri, fıkra anlatacağım diye ıkınıyor, siz de haliyle bu haline gülüyorsunuz, o da kendine sanıp gaza geliyor, zamanla fıkra anlatmayı öğreniyor ** ne hayırlı iş değil mi ?
fıkraya gülmeyip yüzüne boş boş baktığınız anda fıkranın temasını, ana düşüncesini falan da anlatmaya girişir ve o an boğulmaya hazırım şu an üstüme atlayabilirsin aşamasına gelmiştir.
recep ivedikten "bir zamanlar bi palyaço varmış herkesi güldürebiliyormuş birgün yüksek ağlama teşhisiyle doktora gitmiş doktor da git o palyaçoyu bul o seni güldürür demiş o da demiş ki o benim." i dinlemeye benzer.
çok zorlu bir görevdir. zira vurguları yapamadığı için nerde gülüneceği veya fıkranın sonunun neresi olduğu bilinmez. hatta genelde bitti bu kadardı dedikten sonra nezaketen bir gülme efekti yaratılır.
fıkra anlatıcam denildiğinde dinlemek için büyük bir hevesle oturmak, kişinin fıkra anlatamadığını farkederek pişman olmak ve fıkranın sonunda kişiye karşı olan sevginin büyüklüğü ile gülmek ya da gülmemek arasında gidip gelinen, büyük zorlu bir süreçtir.
+ öyle dedin de bak sana bir fıkra anlatayım.
- ya benim işim var burcu, sonra anlatsan.
+ otur otur ya. fıkra diyorum, hayat hikayemi anlatayım demiyorum sana.
- neyse hadi bakalım, anlat madem.
+ bak şimdi. bi tane temel varmış. ayy ne diyorum ben ya, temeli bilmeyen mi var... neyse bu temel ve üç tane adam, iki, iki tane adam... biri kızdı ya, bir temel bir adam ve bir kadın. bak yine bir temel dedim görüyo musun? heh tamam böyleydi. bir uçakla... vapurmuydu ya? neyse işte okyanusa açılacaklarmış. zaten uçak olsa açılamazlar dimi ama... o zaman vapurmuş. o vapurla işte...
... aradan yarım saat geçer...
+ işte kıza bi bakmışlar kolye onda. kolye ama altın yaa onu söylemeyi unuttum ki. orayı tekrar alalım mı?
- görüşürüz burcu... hatta görüşmeyelim ya biz...