one minute şovu israil planıdır tezini güçlendiren hadise. o kadar yalandan antisemitik propaganda yürütüldü, sonuç? israil'in iran'a saldırmasında aracı oluyoruz...
--spoiler--
bu kalkanın bizi koruyacağı şüpheli...
öncelikle amerika'yı sonra müttefiklerini ve bizi koruyacağı iddia edilen füze kalkanı ne kadar güvenli?
radarını malatya'ya kurdular, iran bizi hedef tahtasına koyduğunu açıkça ilan etti.
teorik olarak sistem şöyle çalışacak: iran bize bir füze atarsa, malatya radarı bunu görecek, karadeniz veya akdeniz'deki aegis destroyerlerinde bulunan standard-3 füzeleri atılan füzeyi avlayacak.
peki bu kalkan ne kadar kalkan?
elimize geçen bir belgeye göre bu füzelerin bizi koruyacağı şüpheli.
amerikan füze savunma ajansı mda'ya göre test atışlarının çoğu başarısız.
sebebi kalitesiz işçilik ve malzeme.
bu füzeleri yapmak için ihale kazanmış iki sorumludan biri raytheon'un sadece ocak 2010'da yaptığı 100 milyon dolarlık test atışı güme gitmiş. ayni şekilde lockheed martin, aralık 2009'da yaptığı 41 milyon dolarlık test başarısızlıkla sonuçlanmış.
şimdi füze savunma ajansı (mda) bunun hesabını soruyor. "siz niye kalitesiz malzeme ve işçlik yüzünden milyonlarca vergi mükellefinin parasını çöpe attınız?"
rayheon'un yaptığı bir standard-3 füze sisteminin fiyatı 10 ila 24 milyon dolar. o kadar pahalı bir mühimmat. ve yetkili amerikan kurumu diyor ki "siz dandik malzeme kullandınız milyonlar çöpe gitti!"
olay büyüyecek, mda (missile defense agency) bunun hesabını o şirketlerden soracak. soruşturmalar başlayacak ortalık karışacak.
ama bu arada gariban türkiye'nin başına neler gelecek? daha oturmamış kendini kanıtlamamış bir sistemin radarını kurduk. hedef de olduk da onun için soruyorum.
--spoiler--
yaklaşan 3. dünya savaşı'nda çin, rusya ve iran 3'lüsünden israil ve avrupa'yı korumak için türkiye'ye kurulması planlanlan nato kalkanları. tayyip'in bu hatası 3. dünya savaşı'nda türkiye'yi abd ve israil saflarında katılmak zorunda bırakacak ve bu savaştan da türkiye belki de milyonlarca insanını kaybederek her halukarda mağlup ayrılacaktır.
malatya'da bulunur ve ak partiyle ilgisi yoktur.sonuçta bizi nato ya ak parti sokmadı.nato istemişse seçme hakkın kalmıyor pek.abd ve israil düşmanı iran'ı kontrol amaçlı kurulmuştur.
önayağı olan erken uyarı radarının malatya-kürecik'te konuşlandırılmasının kesinleştiği sistemdir. füze kalkanının türkiye'de konuşlandırılmak istenmesinin sebepleri düşünülünce gündemdeki pek çok gelişme farklı bir boyut kazanabilir.
iktidar partisinin son israil çıkışıyla Türkiye için iyice denkleme dönmüş olan radar ve savunma sistemidir. bir yandan israil'e posta koyarken diğer yandan israil'i korumak için füze kalkanı sistemini ülkemize koyuyoruz; bir yandan israil'i saldırılarından korumak için iran'a karşı kurulan füze kalkanını ülkemize yerleştirirken diğer yandan iran ile birlikte Kandil'i bombalıyoruz. bu çelişkili durumdan ben hiç bir şey anlamıyorum. aslında hepimiz anlıyoruz da galiba işimize gelmiyor. ne diyelim Allah yardımcımız olsun
bizim basın esnafının konuyu yeterince araştırmayacağı, araştırsa da milletin umrunda olmayacağı, bu nedenle işin başa düşmesi nedeniyle bir işgüzarlık yapıp, düğme ile ilgili iki satır yazayım dedim.
türkiye'ye yerleştirilmesi planlanan kalkanın kısa menzili balistik füzelere karşı olanı, pac-3 yani yeni nesil karadan havaya patriot füzeleri olacak. pac-3 bataryası; bir subay, bir yardımcısı ve bir radar uzmanı tarafından kontrol ediliyor. basitçe şöyle çalışıyor:
1- pac-3 bataryasında bulunan radar sistemi (bkz: an/mpq-65), bir balistik füze algılıyor. radar, füzenin hızını, yüksekliğini, davranışını belirliyor. toplanan veriler, sisteme önceden tanımlanan tehdit unsurlarını içeriyorsa; balistik füze operatör ekranında "hedef" olarak belirleniyor.
2- operasyondan sorumlu subay, operasyon kontrol istasyonunda (bkz: an/msq-104) bu verileri inceliyor, tehdit oluşturduğuna karar verirse, yardımcısına emir veriyor. yardımcısı "düğmeye" basıyor, rampanın durumunu "operate"den, "standby"a alıyor. bu maskülen konuya yabancılık hissetmemeleri açısından sözlük kızlarına selam ederek şöyle izah edeyim: trafik ışığı kırmızıdan sarıya dönüyor.
3- bu aşamadan sonrası tamamen sistemin yazılımı ile ilgili. yazılım birkaç saniye içerisinde hedefi vuracak en uygun iki füzeyi belirliyor. bu iki füzeyi 4,2 saniye aralıkla ateşliyor.
4- ateşlenen füze, hedefin konumunu takip ederek, bilgileri füzenin ucunda bulunan radar algılayıcılara gönderiyor. füze bünyesindeki motorlar, füze doğrultusunu hedefe yönlendiriyor ve hedef vuruluyor.
5- ikinci füze, kimyasal başlık ve benzeri kalıntıları vurarak operasyonu tamamlıyor.
operasyonla ilgili kıssadan hisseler:
* pac-3, potansiyel tehditler için önceden programlanıyor. yani radar, adı konulmasa da "önceden tanımlanan düşman" ülke topraklarındaki füze hareketini tarıyor.
* düğme, üç kişinin elinde, bir kişinin iki dudağının arasında. bu subay önceden tehditlere karşı bilgi almadıysa, telefonu kaldırıp bir yerlere danışacak zamanı yok. bu subay türk de olsa böyle, başka bir nato ülkesinin subayı da olsa böyle.
gelelim adı konulmamış düşmana:
* türkiye politik bir manevra yaparak, düşmanın kim olduğunu açıkca söyletmedi. avrupa'yı korumak maksadıyla türkiye'ye kurulan bir füze kalkanı, burnunu yunan adalarına çevirmeyeceğine göre, geriye kala kala yeni canciğer dostumuz iran kalıyor.
şimdi sorular:
* iran, saate 5.500 km hızla uçan şahab füzelerini "gadanallah" diye küffara sallayınca, türkiye'deki pac-3 bataryasının ekranında "ahanda şahab" yazacak mı?
* yazarsa, düğmeye basacak subayın tavrı ne olacak?
* bu durumda, düğmeye basma sorumluluğu, iran'la canciğerkuzusarması olan türkiye'nin mi olmalı?
türkiye'nin başını uzun süreler ağrıtacak kalkan. ve birde anlamadığım nokta şudur ki atıyorum ki iran nükleer gönderdi bunu türkiye sınırları üzerinde patlatmanın türkiye'ye ne gibi bir artısı vardır.
türkiye nin yapması en zor ama geleceğimizi garantiyecek en önemi yapması gereken şey natodan ayrılmaktır.
zamanında 1950 lerde yapılması gereken 2 seçenek vardı ya nato ile amerikancı olmak ya da sovyetler ile kominist olmak. 1. yol daha uygun geldi ve olundu ama artık sovyet tehdidi yok. türkiyenin terör tehdidi nato nun müdahale kapsamına girmiyor.
asıl tehdit bize pkk ya destek veren nato ve ab üyelerinden gelmedi mi,
yıllarca türkiye de gladio-ergenekon yapılanması kan dökmedi mi,
bu örgütlenmeler nato altından çıkmadı mı?
bugün türkiye bağımsız bölgesel güç olmak istiyosa bunu yalnız olarak gerçekleştirmelidir. asıl ozaman ne ergenekon kalır ne de bir terör örgütü.
ama bu örgütlerin çekilmesi çok sancılı olacaktır. bunuda hiçbir siyasi bugün göze alamaz.
iran istanbul'a füze atar mı diye karşı çıkanlar var.iyi o zaman bu ülke atar bu ülke atmaz diye hiç orduda kurmayalım. savunma sanayii firmalarına kilit vuralım.iran 2000 km menzilli şahap füzeleri üretiyor.nükleer başlık taşıyabilen füzeler.israil de füze kalkanı sistemi kurdu.abd patriotlarını kullanıyor. biz yapalım dediğimiz zaman iran bize birşey yapmaz,bu abd oyunu diyorlar.türkiye bölgesinde etkinliğini artırmak için kesinlikle sistemi yerleştirmeli.
(#9994691) ah o rakam da ne öylesine konmuş oraya.. ?!?!
neyse efendim füze kalkanındaki o afedersiniz bize döşenen füzeler bizi korumayacaklardır. Bazı arkadaşlar bim marketten aldığı "peripella" kakaolu krema ile "bebeler" yazmasını çok iyi bilirler. ancak kuba krizinde vurulacak olan iki ülkeden birisinin türkiye olduğunu bilmezler. muhtemelen babaları da o zaman bilmiyordu...
amerikan füzelerine karşı gelmek rus yalakası olmak ise, bir daha abd karşıtı bir şey söylemeyiniz. yoksa rus yalakası ilan edilirsiniz. Hem de kendi sözünüzle..
bize generallerin, bürokratların, milli güvenlik konusunda ihtisas yapmışların ve hükümetin sözlük yazarları kadar zeki olmadığını göstermiş savunma sistemidir.
kimsenin kafası, gözlüğün güzide yazarlarının ki kadar çalışmamaktadır. daha derslerinde başarılı olamamış, hayatta tutunacak dalı olmayan ergenlerin sözlükte devleti kurtarması pek bi güzel olmaktadır.
rus götü yalayanlar, amerika ittifakını daima sam acanın götünü yalamak olarak adlandıracaktır, zira onların tek anladığı şey budur.
1954 yapımı hava füzeleri ile vatanı koruyabileceğini sanan eblekler olduğu sürece bu gürültü patırtı devam edecektir.
sevgili başbakanımızın söylemlerinde "u dönüşü kuralı"nı ne kadar önemsediğini göstermesine olanak tanımış bir gündem konusu. ilk başta füze kalkanının komutası türkiye'de olmazsa bu iş yatar anlamında konuşmalar yaparken birkaç gün sonra komutanın kimde olacağının belli olmadığını ancak komutann natoda olması gerektiğini söylemiştir. türk düşmanı medyamızın bu çelişkili açıklamaları görmezden gelmesi ise gayet doğal bir sonuçtur.
